“Gıybet nedir biliyor musunuz?
“Allah ve Rasûlü daha iyi bilir.”
“Din kardeşini, hoşuna gitmeyen bir şey ile anmandır (arkasından hoşlanmayacağı bir sözü söylemendir). Söylediğin gerçekten onda varsa gıybet etmiş olursun, söylediğin onda yoksa iftirâ etmiş olursun.”
a) İyiliğin yerleşmesi ve kötülüğün engellenmesi amaçlı (Başvuru): Haksızlığa uğrayan kişi, hakkını almak veya suçlunun cezalandırmasını sağlamak amacıyla zulmü engelleyebilecek konumdaki kişilere şikâyetini aktarabilir veya dine/ahlaka aykırı davranışları olan bir kimsenin durumunun düzeltilebilmesi için ilgili kişilere bilgi verebilir. Bir gün Hz. Ömer, Numan’a selam vermiş, ancak Numan selamı almamıştır. O da durumu düzeltmesi için konuyu Hz. Ebu Bekir’e anlatmıştır.
b) Fetva alma amaçlı (Bilgi edinme): Bir konunun dini hükmünü öğrenmek şahısların isimlerinin söylenmesini gerektiriyorsa, o kişiden bahsedilebilir. Örneğin, Ebu Süfyan’ın karısı Hint, “Ebu Süfyan cimri bir adamdır, evladımın nafakasını tam vermiyor. Ona bildirmeden malından bir şey alsam, caiz midir?” demiş, bunun üzerine Allah Resulü, “Sana ve çocuğuna örfen yetecek miktarda malı alablirsin!” demiştir. Ancak “kardeşim şunu yapıyor” yerine “birinin kardeşi şöyle yapsa” gibi dolaylı anlatımın tercih edilmesi daha uygundur.
c) Koruma amaçlı (Danışma ve uyarma): İnsanları başkalarının şerrinden korumak amacıyla bilgi vermektir. Örneğin, “yalancı” olduğu bilinen kişilerin hadis rivayet etme, mahkemede şahitlik yapma gibi dürüstlüğün şart olduğu işleri yapmaları halinde, bu durum hakkında Müslümanlar uyarılmalıdır. Bir kamu görevine atanacak kişinin o görev açısından olumsuzluk oluşturan hallerinin bilinmesi halinde, bu bilgi ilgililere aktarılmalıdır. Yine “dolandırıcı” birisi ile iş ortaklığı, “namussuz” birisi ile evlilik, “itikadı bozuk” birisi ile dini açıdan rehberlik ilişkisi kuracak insanlara, bu kişilerin durumu doğru ve açık biçimde aktarılmalıdır.
d) Tarif amaçlı: Bir kimseyi hatırlatabilmek/tanıtabilmek için zorunlu olarak “topal, kel, kör, köse” gibi bir özelliğinden bahsetmek gerekiyor ve bunu yaparken o kişiyi tahkir amacı güdülmüyorsa, bu da gıybete girmez.
e) Fasık-ı mütecahirlerin teşhiri amaçlı: Bir kişi, açıktan, utanmadan ve zevk alarak günah işlemesi durumunda, “fasık-ı mütecahir” sıfatını alır. Bu tür insanlardan sakınılması için açık olarak işlediği günahları hakkında olumsuz bahiste bulunulabilir.
Dr. Naim Tatlıcı
(3216)
(3216)