- Öncelikle belirtmek gerekir ki, “hayatları esnasında Efendimiz (sav) tarafından cennetle müjdelenenlerin sadece 10 kişi” olduğu biçimindeki yaygın kanaat doğru değildir. Bu konudaki rivayetler incelendiğinde, gerek şahıs, gerekse cemaat olarak Peygamberimizin zevceleri, çocukları ve torunları arasından ve aşere-i mübeşşere haricindeki sahabilerden cennetle müjdelenenlerin bulunduğu görülmektedir.
- Aşere-i mübeşşere (müjdelenen on kişi) olarak bilinen sahabiler şunlardır: Hz. Ebû Bekr, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali, Hz. Abdurrahman b. Avf, Hz. Ebû Ubeyde b. el-Cerrâh, Hz. Talha b. Ubeydullah, Hz. Zübeyr b. Avvam, Hz. Sa’d b. Ebi Vakkâs ve Hz. Said b. Zeyd. Söz konusu sahabilerin, İslam’ın ilk yıllarında Müslüman olmuş, Hz. Peygamber’e ve İslam davasına büyük hizmetlerde bulunmuş, hicret etmiş, Bedir savaşına katılmış, Hudeybiye’de Rasûlullah’a biat etmiş, faziletlerinde ittifak edilmiş kişiler olduğunu görüyoruz. Bu sahabiler, faziletleri ile birinci sahabe tabakasında kabul edilmiştir.
- Kur’an’ın farklı ayetlerinde bazı Müslümanlara cennet, Allah’ın rızasını kazanmış olma, üstün olma gibi güzel vasıfların vadedildiğini görüyoruz: “(İslâm dinine girme hususunda) öne geçen ilk muhacirler ve ensar ile onlara güzellikle tabi olanlar var ya, işte Allah onlardan razı olmuştur, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. Allah onlara, içinde ebedî kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. İşte bu büyük kurtuluştur. (Tevbe, 100)”, “Ne oluyor size ki, Allah yolunda harcamıyorsunuz? Halbuki göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. Elbette içinizden, fetihten önce harcayan ve savaşanlar, daha sonra harcayıp savaşanlara eşit değildir. Onların derecesi, sonradan infak eden ve savaşanlardan daha yüksektir. Bununla beraber Allah hepsine de en güzel olanı (cenneti) vâdetmiştir. Allah’ın yaptıklarınızdan haberi vardır.(Hadid, 10)”, “Andolsun ki o ağacın altında sana biat ederlerken Allah, o müminlerden razı olmuştur… (Fetih, 18)”, “Melekler şöyle demişlerdi: ‘Ey Meryem! Allah seni seçti, seni tertemiz kıldı ve seni dünya kadınlarına üstün kıldı.’ Ey Meryem! Rabbine gönülden boyun eğ. Secdeye kapan ve rükû edenlerle birlikte sen de rükû et. (Âl-i İmrân, 42-43)”… Kula bakan yönüyle, bahsedilen müjdeler, “kayıtsız şartsız bir müjde” değildir. Bir başka ifadeyle, onlara “şu an içinde bulunduğunuz güzel durumu devam ettirdiğiniz sürece cennetliksiniz” denilmektedir. Nitekim, Hz. Ömer, daima Mâbud-u Bilhakk’a lâyıkıyla ibâdet edememekten muzdarip olur, ağlar, istiğfar eder ve âkıbetinin ne olacağından endişe duyardı. Bazı sahâbilerin, “Ey Ömer, neden bu kadar endişe ediyor ve sızlanıyorsun? Sen Aşere-i Mübeşşere’den değil misin? Sen, Cennet ile müjdelenmedin mi?” demelerine, Hz. Ömer şu cevabı veriyordu: “Evet, ben Aşere-i Mübeşşere’denim. Fakat Cenâb-ı Hakk’ın vaadi şarta bağlıdır. Söyleyiniz bana, Ömer şimdi namaz ve ibâdetini terk etse, Allah O’nu Cennet’ine koyar mı?”
- Âyet ve hadislerin diliyle aşere-i mübeşşere haricinde cennetle müjdelenen birçok kimse varken, neden özellikle bu on kişinin adı öne çıkmıştır? Mustafa İslamoğlu, bu konuda ilginç bir yorum yapmaktadır. Ona göre, İslam ümmetinde ilk ihtilaf, Resulullah’ın vefatıyla boşalan yere kimin geleceği konusunda ortaya çıkmıştı. Şia bu konuda vasiyeti ölçü alırken, Ehl-i Sünnet efdaliyeti ölçü almış ve delil olarak sahabenin icmaını göstermişti. İhtilafların önü alınamamış ve insanlar fırkalara ayrılmaya başlamıştı. Şia, Hz. Ali ile savaşanları tekfir ederken, Hariciler Cemel ve Sıffin’de savaşan tüm tarafları sahabe de olsa tekfir ediyordu. Halife seçimi günü işi aceleye getirmekle suçlanan Hz. Ömer, Hz. Osman’ı halife olarak atayan şûrâda öncü rol oynadığı için sonraki tefrikadan sorumlu tutulan Abdurrahman bin Avf, Cemel’de Hz. Ali’ye karşı savaşan Hz. Talha ve Hz. Zübeyr, bütün bu olaylar sırasında hiçbir tarafa karışmayıp sorumluluktan kaçmakla suçlanan Sa’d bin Ebî Vakkas ve Sa’d bin Zeyd gibi sahabenin seçkin isimleri tartışmaların odak noktasını teşkil ediyordu. İslamoğlu, Peygamberimiz birçok sahabiyi cennetle müjdelemesine rağmen, aşere-i mübeşşerenin bazı fırkaların dilinden kurtarılmak istenmesi sonucu bazı hadislere de dayanmak suretiyle meşhur hale geldiğini vurgulamıştır.
- Diğer yandan, cennetle müjdelenenlerin hep erkek olduğu iddiası da doğru değildir. Hz. Hatice, Hz. Meryem, Hz. Asiye ve Hz. Fatıma gibi mübarek hanımlar da cennetle müjdelenmiştir.
Dr. Naim Tatlıcı
(12025)
(12025)
Yazınızın başındaki 10 kişilik listede gerçekten hiç bayan ismi yok. Bu şaşırtıcı. Hz. Hatice ilk müslümanlardan değilmiydi? O sıralar eksikleri mi vardı? Niye listeye alınmadı? Böyle bir olgu var ise bunu belirleyen Allah(CC) olmalı değil mi? Öyle ise Kur’ an da yer alması gerekmez mi? Bence yine mevzu hadisle flulaştırılmış bir algı.
AŞERE-İ MÜBEŞŞERE DIŞINDA CENNETLE MÜJDELENEN BAZI SAHÂBÎLER hakkında yayımlanan makaleye şu linkten ulaşabilirsiniz
https://doi.org/10.46353/k7auifd.672168
Katkınız için teşekkür ederim.