- Hz. Nuh, Mezopotamya civarında yaşayan insanlara tebliğ yapmak üzere gönderilmiş yüce bir peygamberdir. Ancak kavmine defalarca öğüt vermesine ve Allah’ın azabına karşı uyarmasına rağmen, birçoğu Hz. Nuh’u yalanlayarak, şirk koşmaya devam etmiştir. Bunun üzerine, Allah (CC) Hz. Nuh’u inkâr edip zulmedenlerin suda boğularak azaplandırılacağını ve iman edenlerin kurtarılacağını haber vermiştir. Hz. Nuh, gemisini inşa etmiş ve “Andolsun, Biz Nuh’u kendi kavmine (elçi olarak) gönderdik, içlerinde elli yılı eksik olmak üzere bin sene yaşadı. Sonunda onlar zulme devam ederlerken tufan kendilerini yakalayıverdi. (Ankebut, 14)” âyetinde de belirtildiği üzere, isyanlarında direten bu topluluğa sel felaketi gönderilmiş ve gerçekleşen tufan sonrası, Hz. Nuh’un gemisine binmiş olanlar dışında tüm kavmi suda boğulmuştur. Tufan olayına, dünyanın farklı coğrafi bölgelerindeki birçok kültürde, destan, öykü ve efsanelerde rastlanmaktadır. Bu durum, bazı dinsizlerin iddia ettiği gibi geçmiş kavimlerdeki efsanelerin muharref Tevrat ve İncil ile Kur’an tarafından iktibas edildiğini göstermez; aksine, Hz. Âdem’den bugüne yeryüzünde hak dinin mevcut olduğunu ve ilahi kaynaklarda yer verilen büyük bir olayın geçmiş kavimlerin kaynaklarınca da teyit edildiğini gösterir.
- Tufan sonucunda sular çekilince, “Denildi ki: ‘Ey yer, suyunu yut ve ey gök, sen de tut.’ Su çekildi, iş bitiriliverdi, (gemi de) Cudi üstünde durdu ve zalimler topluluğuna da: ‘Uzak olsunlar’ denildi. (Hud, 44)” ayetinde belirtildiği üzere, gemi Cudi’ye oturmuştur. Tefsirlerin çoğunda, Cudi’nin Musul, Şam, Diyarbakır yakınlarında bir dağ olduğuna atıfta bulunulmakta, eskiden İbni Ömer Ceziresi denilen bölgede bulunan (Şırnak’taki) Cudi Dağı’na işaret edildiği ifade edilmektedir.
- Tevrat’ın Genesis (Yaratılış) Bölümünün 8:4 kısmında, “Gemi yedinci ayın on yedinci günü Ararat Dağları’na oturdu.” ifadesi yer almaktadır. Buna göre, özellikle Hıristiyanlar, “Ararat Dağları” ifadesini Ağrı Dağı olarak yorumlayarak, geminin Ağrı Dağı’nda olduğuna inanmaktadır.
- Geminin yeri konusunda, Şırnak’taki Cudi Dağı ile Ağrı Dağı dışında başka yerlere yönelik iddialar da bulunmaktadır: Suudi Arabistan’da bulunan Cudi Dağı ile Ağrı Dağı’nın tam güney yönünde karşısında, Doğubeyazıt-Gürbulak yolunun güneyinde, Telçeker ve Üzengili (Maşer) köylerinin yamaçlarında bulunan ve halk arasında Cudi Dağı olarak bilinen tepe örneklerinde olduğu gibi.
- Cudi Dağı, Şırnak ve Silopi ilçe merkezleri arasında yer alan 2114 metre yüksekliğinde bir dağdır. Kurak bir bölgede bulunan Cudi Dağı’nın yüksek kesimleri çok yağış aldığından, 1500-2000 metre arasında çam ve meşe ormanları vardır. Ağrı ili sınırları içinde yer alan Ağrı Dağı ise, 5137 metrelik rakımıyla, Türkiye’nin en yüksek zirvesidir. Dağın doruğunda bir örtü buzulu vardır ve Türkiye’nin en büyük buzuludur. Seyrek ağaçları dışında ormandan mahrum, bitki ve hayvan varlığı açısından fakir bir yerdir.
- Prof. Dr. Hanefi Palabıyık’a göre, Türkiye dışından birçok yabancının, Nuh’un gemisinin Ağrı Dağı’nda olduğuna dair ısrarlı iddiaları; turistik ve sportif görünümlü de olsa gerçekleştirilen bazı tırmanışların, Ağrı Dağı’na yönelik birtakım siyasî, stratejik ve dinî emellerle bağlantılı olduğunu düşündürmektedir.
- Gerek Cudi Dağı’nın yapısal özellikleri, gerek konuyla ilgili tarihî bilgi ve rivayetler ve gerekse bu konuda elde edilen kanıtlar, Kur’ân’da geminin ‘üzerine oturduğu’ bildirilen Cudi’nin, Şırnak’taki Cudi Dağı olması ihtimalini oldukça yükseltmektedir. Bu argümanlardan bazılarına aşağıda yer verilmiştir:
- Şırnak ismi, “Nuh’un şehri” anlamındaki Şehr-i Nuh’tan türemiş bir isimdir. Cudi Dağı’nın eteğinde ismi “Seksenler Köyü/Karyat Samanin” anlamına gelen Heştan köyü bulunmaktadır. Heştan köyünün Hz. Nuh tarafından kurulduğuna inanılır ve köyün “Seksenler” ismi Hz. Nuh’un Gemisi’nde bulunduğu kabul edilen 80 kişiyi telmihen kullanılmaktadır.
- Hz. Nuh Peygamber, Ağrı yöresinde değil, Irak-Suriye bölgesinde tebliğ ve irşat görevini sürdürmüş olup, bu da tufanın Mezopotamya ovasında gerçekleştiğine yönelik bir karine durumundadır.
- Ağrı Dağı çok sarp ve yaşamaya elverişli olmayan yapıya sahipken; Cudi Dağı’nda barınacak birçok mağara mevcut olup, tepesi geminin oturmasına uygun bir yüzeye sahiptir, ayrıca insanların barınması ve beslenmesi için imkânlar bulunmaktadır. Cudi Dağı’nın tarıma ve hayvancılığa elverişli olması, Hz. Nuh’un “Ya Rabbi, beni bereketli topraklara indir!” duası ile örtüşmektedir. Bazıları da Cudi kelimesinin “cömertlik” anlamındaki “cûd” kelimesinden türediğini belirtmektedir.
- Milattan önceki döneme ait kaynaklarda, Cudi Dağı’nın geminin indiği dağ olduğuna yönelik birçok delil bulunmaktadır. Bu konuda, Hıristiyanlık eksenli “Bible and Spade” dergisinde Bill Crouse ve Gordon Franz tarafından yazılan bir makalede dahi, geminin Ağrı Dağı’na oturduğu inancına ciddi eleştiriler getirilmiş ve pagan, Yahudi, Hıristiyan ve İslami onlarca kaynağa referansta bulunularak, geminin Cudi Dağı’nda olduğu geleneğinin güvenilir olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
- Tevrat’ın Yaratılış Bölümünün 8:4 bölümünde, geminin “Ararat Dağı”na değil, “Ararat Dağları”na oturduğundan bahsedilmektedir. Tevrat’ın başka pasajlarında, Ararat kelimesi, krallık veya ülke adı olarak da yer almaktadır. Arkeolojik araştırmaların sonucunda, Ararat’ın, tarihte Urartu olarak bilinen topluluk ile ilişkili olduğu anlaşılmıştır. Asur dilinde aslı “Uruatri” olan “Urartu (rrt)” kelimesi, İbranice Kitab-ı Mukaddes’te “Ararat” şeklini almıştır. Uruatri kelimesi “dağlık bölge, yüksek memleket” demektir. Bu anlamda, Şırnak ve çevresinin Urartu uygarlığının sınırları içerisinde kaldığı, Ararat Dağları’nın Cudi Dağı’nı da içine aldığı, dolayısıyla, “Ararat Dağları” ile “Cudi Dağı”nın birbirinden farklı olarak algılanması gerekmediğini değerlendiren araştırmacılar da bulunmaktadır.
- Şırnak’taki Cudi Dağı’na ilişkin uzmanlarca yapılan tespitler ve bilginlerce yapılan değerlendirmeler, geminin söz konusu dağda olduğunu işaret ediyor olmakla birlikte, Kur’an’da geminin “Cudi Dağı”’na değil, “Cudi”’ye oturduğunun ifade edildiği dikkate alınarak, mutlak anlamda geminin Şırnak’taki Cudi Dağı’na oturmuş olduğunu anlama zorunluluğu da bulunmamaktadır. Zira, “Cudi”, “yüksekçe yer/tepe” gibi anlamlara da gelmekte olup, Elmalılı Tefsiri’nde Cudi’nin her dağa söylenilebilen bir cins isim olduğuna dikkat çekilmektedir. Diğer yandan, Ararat kelimesinin kökeni sayılan kelimelerden biri olan “Har” kelimesi de, İbranice’de “tepe, dağ” gibi anlamlara gelmektedir. Bu anlamda, hem Cudi, hem de Ararat ile, Hz. Nuh’un gemisinin yüksek bir yere oturduğunu anlama imkânı da bulunmaktadır.
- Muharref Tevrat’a göre, tufan tüm dünyayı kapsayacak biçimde gerçekleşmiştir. Bu hususta, Kur’an’da açık bir ifade bulunmamaktadır. Suların en yüksek dağları aşmasından dolayı yeryüzünün her tarafını kapladığı görüşünde bulunan âlimler varsa da, ağırlıklı ve genel kabul gören görüş, tufanın sadece Hz. Nuh’un kavminin yaşadığı bölgeyi kaplamış olmasıdır. Lût, Âd ve Semud gibi kavimlere gelen musibetler de, sadece o kavimlerin yaşadığı bölgelerde görülmüştür. Dolayısıyla, tufanın, Nuh kavminin yaşadığı tahmin edilen Lût Gölü çevresi ile Mezopotamya arasındaki bölgeyi içine alacak tarzda meydana gelmiş olması muhtemel gözükmektedir. Kitab-ı Mukaddes yorumcuları, Hz. Nuh’un yeryüzündeki tüm hayvan türlerini gemiye aldığına ve hayvan neslinin Hz. Nuh sayesinde yok olmaktan kurtulduğuna inanırken, Kuran’da, yeryüzündeki tüm hayvan türlerinin gemiye alındığına dair bir açıklama bulunmamaktadır. Gemiye alınan hayvanların, Nuh kavminin bulunduğu bölgede yaşayan evcil hayvanlar olması muhtemel gözüküyor.
Herşeyin doğrusunu O bilir.
Dr. Naim Tatlıcı
(36075)
(36075)
Merhabalar;
2010 yılında Türk ve Çinli arkeologlar Ağrı dağında bir gemi kalıntıları buldular bu kalıntıları Gazete ve TV resim ve videolar yayınladılar. Kuranı Kerim’de Cudi dağı diyor elhamdülillah eminiz fakat Ağrı dağındaki o geminin ne işi var merak ediyorum ne olabilir iki farklı tufan mı oldu yoksa fotomontaj mı ? Siyasi bir amacı mı yoksa siyonislerin inançlarına insanları inandırmak mı?
Tufan olayına, dünyanın farklı coğrafi bölgelerindeki birçok kültürde, destan, öykü ve efsanelerde rastlanmaktadır.
bence iki yerdede durdu nasıl mı bir yerde yani cudi dağında gemidekilerin yarısı indi diğer yarısı ağrı dağın da durdu veya everest dAğında durdu
h.z nuh un türbesi şırnak ın cizre ilçesinde,,,
ayrıca yapılan araştırmalada cudi dağında toprakta deniz kabuğu ve deniz ürünleri fosiline rastlanmıştır
Geçenlerde ilginç bir haber yayınlandı Cudi Dağı ile ilgili…
http://www.hurriyet.com.tr/video/cudi-daginda-12-milyon-yillik-salyangoz-fosili-bulundu-41162080
https://www.arkeolojikhaber.com/haber-cudi-daginda-12-milyon-yillik-deniz-canlisi-fosili-bulundu-20339/
Şırnakta olduğunu belirtmesine rağmen hala değil yazanlar var..