Hz. Havva, Hz. Âdem’in kaburga (eğe) kemiğinden mi yaratılmıştır?

“O sizi tek bir nefisten yarattı ve eşini de ondan var etti… (Zümer/6)”, “Ey insanlar, sizi tek bir nefisten yaratan, ondan da eşini yaratan ve her ikisinden birçok erkek ve kadın türetip-yayan Rabbinizden korkup sakının. (Nisa/1)”. Söz konusu ayetlerde geçen nefisten mânâ nedir? Nefis, “can, ruh, zihin, hayat, canlı varlık, yaşayan yaratık, insan, şahıs, fert, cevher, tabiat, temayül, arzu etmek, şehvet, istek, kişisel hüviyet, zat” gibi çok farklı anlamları içeren bir kavramdır. Tefsirler, buradaki nefsin Hz. Âdem ile ilintili olduğunda ittifak etmektedir. Ancak, nefis Hz. Âdem’in şahsını mı, yoksa O’nun da yaratıldığı özü, cevheri mi işaret etmektedir?

Bu konuda temel olarak iki görüş bulunmaktadır. Birincisine göre, Allah Hz. Âdem’i yaratınca, O’nu bir süre uyutmuş, sonra O’nun sol kaburgalarının birinden Hz. Havva’yı yaratmıştır. Hz. Âdem uyandığında, Hz. Havva’yı görüp, ona meyletmiştir. İkinci görüşe göre ise, buradaki mânâ Hz. Âdem’in eşinin de insan cinsinden yaratıldığını ifade etmektedir.

Bazı tefsirlere göre, Hz. Havva’nın kaburga kemiğinden yaratıldığını belirten bilgiler İsrailiyât kaynaklı iken, bazı tefsirler, bu görüşe şiddetle itiraz ederler. Mevdudi, Nisa suresi 1. ayeti tefsir ederken; müfessirlerin genellikle Hz. Havva’nın Hz. Âdem’in kaburga kemiğinden yaratıldığını söylediklerini, Kitab-ı Mukaddes’te de aynı olaydan bahsedildiğini, Talmud’ta bundan başka Hz. Âdem’in onüçüncü kaburga kemiğinden yaratıldığının belirtildiğini, Kur’an’ın bu konuda sükût ettiğini, bunu destekler nitelikteki hadisin de anlaşılandan farklı bir anlama delalet ettiğini belirtir.

Konuyu şu şekilde değerlendirebiliriz: Arapça’da “minhâ” ibaresindeki “min” harfi cinse işaret etmektedir. Kur’ân’ın çeşitli sûrelerinde yer alan benzer tabirler “sizin cinsinizden” manâsında kullanılmıştır: “Size kendi nefsinizden kendisiyle huzura kavuşabileceğiniz eşler yaratıp aranıza sevgi ve merhamet koyması O’nun delillerindendir. (Rûm/21)”, “Allah, sizin için kendi nefislerinizden eşler yaratmış ve kendi eşlerinizden size oğullar ve torunlar vermiş, sizi temiz azıklarla donatmıştır. (Nahl/72)”, “Size, kendi nefsinizden, sıkıntıya uğramanız ken­disine ağır gelen, size düşkün, mü’minlere karşı müşfik, merhametli bir peygamber gelmiştir. (Tevbe/128)” Diğer yandan, Arapça’da kelimeler müzekker (eril) ve müennes (dişil) olarak belirlenmiştir. Dişiye yönelik zamirler “hâ” şeklinde, erkeğe yönelik zamirler “hû” şeklindedir. Söz konusu ayetlerde geçen “minhâ” ifadesi “ondan” anlamına gelmektedir. Burada “o” ile kastedilen nefistir. Zira nefis, dişil bir kelimedir, yani “o nefisten” denmektedir. Nefis; yukarıda belirtildiği üzere, öz/cevher gibi anlamlara gelmektedir. Bu mânâda, Cenâb-ı Hak, Hz. Havva’yı, Hz. Âdem ile aynı mahiyetten, aynı özden, aynı cevherden yaratmıştır. Söz konusu âyetin “Ey insanlar” hitabı ile başlaması da, kadın ile erkek arasındaki söz konusu ortak insanî niteliğe işaret etmektedir. Erkek ve kadın, ikisi de aynı kökten, aynı cinsten, aynı özdendir; biri öbürünün tamamlayıcısı, eşidir. Allah erkeğin eşini de onun cinsinden kılmıştır ki, huzur ve sükûn ortaya çıksın.

Peygamberimizin kadınların kaburga kemiğinden yaratılmış olduğundan bahseden çeşitli hadisleri bulunmaktadır. Ancak bu hadisleri mütevâtir olan Kur’an ayetleri ışığında anlamak icap eder. Bu hadislerden birinde, “Kadınlara iyilikle muâmele edin, zîrâ kadın, kaburga kemiğinden yaratılmıştır. Kaburga kemiğinin en eğri kısmı üst tarafıdır. Onu düzeltmeye çalışırsan kırılır, kendi hâline terk edersen devamlı eğri kalır. O hâlde kadınlara karşı iyi davranın. (Buhârî, Enbiyâ, 1)” buyrulmaktadır. Bu anlamda, bazı alimler tarafından bu tür hadisler, kadınların hassas, nazik ve kırılgan varlıklar olduğunu belirten, kadınlara iyi muameleyi tavsiye eden, evde izlenmesi gereken siyaseti belirten bir teşbih, mecazî nitelikte sözler olarak değerlendirilmiştir. Tıpkı, Efendimizin “Deve ağıllarında namaz kılmayın, çünkü onlar şeytandandır….” demesinde veya Veda haccı sırasında, Enceşe’nin güzel sesi ile develeri iyice hızlandırması ve hanımların tedirgin olması üzerine “Enceşe, aman kristalleri kırma! Dikkatli taşı!” demesinde olduğu gibi… Ayrıca, “kaburga kemiği” olarak tercüme edilen “الضلع”   kelimesinin Arapça ve İbranice orijinalinin “fıtrat, mizaç, bünye” anlamlarına da geldiğini savunan ve bunun erkekle kadının aynı özden yaratıldığını ifade ettiğini belirten bilginler de vardır. Söz konusu kelimenin, “yan taraf” olarak da tercüme edilebileceği, bu durumda aynı varlığın bir yarısını erkeğin, bir yarısını da kadının oluşturduğu da belirtilen anlamlar arasındadır. Hadislerdeki ifadeler, hem ayetteki “nefis” ile uyumlu anlamları içermekte, hem de kaburga kemiği anlamıyla, mecazî nitelikte kadınların nazik ve nazenin fıtratlarını açığa vurmaktadır. Bununla birlikte, “kaburga kemiği”, biyolojik anlamıyla da algılansa, “esasen Hazreti Âdem’in herhangi bir tarafından Hazreti Havva’nın alınmasında hiçbir beis yoktur.” Bu da, yine Hz. Havva’nın Hz. Âdem ile aynı ontolojik kökenden geldiğini ifade etmektedir.

En doğrusunu Allah bilir.

Dr. Naim Tatlıcı

(32661)

kez okunmuştur.

(32661)

Comments

  1. Ayşe mercimek says

    Saygıdeğer kardeşlerim,Yasin süresinde biz insanı bir damla (sıvı) yarattık yazar.Kendimize sürekli soru sorduğumuzda bir kemiğin bu Ege kemiği yada kaburga kemiği olsun bir canlı bütün mü oluşmuş,yada şişerek bu canlı orda oluşmuş.var olan bir varlık burdan çıkması için Hz. Ademin vucüdünün yarılması lazım.

  2. Ayşe mercimek says

    Ve de Yüce Allah herşeye kadir olan,Hz.ademi yaratıyorsa?Hz Havva’yı da pekala yeryüzüne bir çift olarak ilk insanları yaratabilirdi.Velahasıl bir sürü cevabı kesin olmayan konularımız çok.

  3. Filiz Akan says

    Ya gerçekten anlayamıyorum. Kadının kırılgan olduğunu söylüyorsunuz ama kırılmasın diye kadının kendisi mi her zorluğa katlanacak yoksa kaburga kemiği kırılgan diye -ki bu eğrilik yok olursa kadının aşkı yok olacağından erkeğin hayatı sona erecektir? – erkek mi bu kaburga kemiği kırılmasın diye çaba gösterecek?
    Tarihi erkekler yazdığı sürece akla ,mantığa uygun olmayan, sırf kendi nefislerine uygun diye şairin dediğinin tam tersini anlatan yorumlar yapacaklar.

    • Yorumunuz için teşekkür ederim.
      “kırılmasın diye kadının kendisi mi her zorluğa katlanacak”
      Bahsettiğiniz konu Senai Demirci’nin eğe kemiği konusunda yazdığı bir yazıdan alıntılandı. Aslın-da kadının büyüklüğüne ve fedakarlığına yapılan bir vurgu var. Fakat kadınları kırmama konu-sunda erkeklerin daha dikkatli davranması gereken bir durumda yazıda kadınların erkeklerin kırılmaması için sabırlı davranan bir varlık haline dönüştürülmesi elbette eleştiriyi hak ediyor. Farklı ve güzel bir noktadan bakmışsınız. Bu eleştirinizi doğrudan Senai Demirci’ye iletmenizde de yarar var. Eleştirinize katıldığım için ilgili kısmı çıkarıyor, ancak okuyucuların okuyabilmesi için aşağıya kopyalıyorum.
      “Bir rivayette Hazreti Havva’nın Hazreti Adem’in eğe kemiğinden yaratıldığı haber verilir.
      Eğe kemiği, erkeğin göğüs kafesinde yer alır; akciğeri çevreler, kalbi darbelerden korur. Bu ko-numuyla eğe kemiği, ne kadar da kadına benzer…
      Kadın da tıpkı eğe kemikleri gibi erkeğine nefes alacak bir yuva sunar, onun hayatına genişlik, göğsüne ferahlık kazandırır.
      Eğe kemikleri akciğeri çevreleyerek kalbe giden hayat yollarını açık tuttuğu gibi, doğrudan kalbi de korur. Bir kadının aşkı erkeğinin kalbine bu dünyada hayat suyu taşır, onu sancılı sevmelerden uzak tutar. Öyle ki, eğe kemiği kırılmadıkça kalbe zarar gelmez. Kadın da erkeğinin kalbini kır-mamak adına kırılmayı, ezilmeyi göze alır.
      Eğe kemiğinin yapısı da kadına benzer. Güçlü fakat ince ve narindir. Kadın da sabırlıdır, acıya, ayrılığa ve vefasızlığa sabreder. Bununla birlikte, kolayca kırılıverecekmiş gibi inceciktir, tatlı bir kavisle erkeği saran zarif bir biçimi vardır. Eğe kemiği erkeğin yan tarafında yer alır. Kadın da varlığını ve koruduğunu hissettirmeden sessizce ve gizlice yanında durur erkeğinin.”

  4. nermin ışık says

    allah razı olsun hocam maşallah

Speak Your Mind

*