Kur'an'ı anlamak istiyorum

Tablet Fıkralar ve Nükteler

1.    UZMANLAR VE AZMANLAR

Hayvanat Bahçesi’nden kaçan bir aslan çok sayıda uzmanı olan bir kuruma girmiş, günlerce kurumun içerisinde fark edilmeden yaşamış. En sonunda yakalanınca, basın mensupları sormuş: “Günlerdir ne yediniz, ne içtiniz?” Aslan gülerek cevap vermiş: “Her gün bir uzman yedim, kimse fark etmedi. Sıra çaycıya gelince, yeleyi ele verdik…”

2.    BEN BU OTOBOSUN YOLCUSU MUYAM?

Otobüs mola verince, yaşlı bir amca ihtiyaç giderip otobüse tekrar binmek için gelmiş. Okuma-yazma bilmeyen amca, otobüsü tanıyamayınca otobüsten içeri başını uzatıp sormuş: “Gardaşlar hele bakın ki, ben bu otobosun yolcusu muyam?”

3.    BABA YÜREĞİ

Ali babasına sormuş:

–  Babacığım, ben nasıl dünyaya geldim?

– Gece yatağın kenarına şeker koyduk. Sabah kalktığımızda sen dünyaya gelmiştin, demiş babası.

Bu sözler Ali’yi epeyce etkilemiş, babasının dediği işlemi denemeye karar vermiş. Yatarken yastığının kenarına şeker koymuş. Sabah uyandığında,  karıncaların yatağın çevresini sardığını görmüş. Onlara bakarak şöyle demiş:

4.    EKMEK VAR MI?

Bir ördek, bir gün bakkala gider ve sorar:

– Ekmek var mı?

-Yok.

– Ekmek var mı?

– Yok.

– Ekmek var mı?

– Yok.

Birkaç kez tekrar eden bu konuşmadan sonra bakkal sinirli bir şekilde ördeğin yakasına yapışır:

– Bir daha ekmek var mı, diye soracak olursan seni gagandan duvara çivilerim.

Ördek sorar:

– Çivi var mı?

– Yok.

– Ekmek var mı?

 5.    HIYAR

Osman Yüksel Serdengeçti’nin milletvekili olduğu yıllardır. Bir gün meclis kürsüsünde kendisine laf atan vekillere dayanamaz ve:

– Bu meclistekilerin yarısı hıyardır! diyerek iner kürsüden.

Bunun üzerine meclis karışır ve kendisinden sözünü geri almasını isterler. Serdengeçti, arkadaşlarının da ricası ile tekrar kürsüye çıkar, kıvrak zekasını gösteren şu sözleri söyler:

– Bu meclistekilerin yarısı hıyar değildir!

 6.    BİZE DE UĞRARDI

Nasreddin Hoca’ya, “Hoca, senin hanım çok geziyor” demişler. Hoca da: “Olur mu canım, çok gezse, bize de uğrardı!” demiş.

 7.    SAPI UZUN, TANESİ KITLAR…

Osman Bölükbaşı, nükteleriyle meşhur, lafını çekmeyen bir siyasetçiydi. Bir seçim arefesinde, Kayseri Cumhuriyet Alanı’nda kendisini izleyenlerin coşkun gösterisi üzerine, şunları söylemişti:

– Sapı uzun, tanesi kıt Kayserililer! Meydanda veriminiz bol, benden alkışlarınızı hiç esirgemediniz; ama sandık başına gidince, oylarınızı başka tarafa verdiniz.

 8.    KAFAYA GÖRE KULAK 

Galile’yi çekemeyenlerden biri, tahkir için her fırsatı değerlendirmeye çalışırmış. Bir gün kulakları büyük olan Galile’ye takılmak için şöyle demiş:

– Üstadım, kulaklarınız hep dikkatimi çeker. Bir insan için biraz büyük değil mi?

Galile altta kalmamış:

– Haklısın! Benim kulaklarım bir insan için biraz büyük ama, seninkiler de bir eşek için fazla küçük sayılmaz mı?

 9.    BİR YERİNİZ Mİ AĞRIYORDU?

Bir toplantıda Mehmet Akif ile tanıştırılan kişi:

– Af edersiniz, demiş. Siz baytar mısınız?

Mehmet Akif, adamın niyetini sezerek şöyle cevap vermiş:

– Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?

10.  ÖKÜZ MEHMET PAŞA

Bir savaşta büyük güç gerektiren ve öküzün yapabileceği bir işi, öküz olmadığı için yapmak zorunda kalan Mehmet Paşa’nın lakabı o olaydan sonra “Öküz” olarak anılmaya başlamış.

Yine bir sefer sırasında, devlet erkanı bir çadırda toplanmış, savaş hakkında görüşlerini ifade ederken, konuşma sırası Mehmet Paşa’ya gelmiş. Tevafuk bu ya, o konuşurken bir öküz çadırın kapısından başını uzatıp böğürmüş. Bunun üzerine içerdeki hemen herkes gülmüş.

Mehmet Paşa, cevabı yapıştırmış: “Öküz içeri baktığında ne söyledi, biliyor musunuz?” demiş. “Ben onun cinsinden olduğum için dilini anladım. Öküz bana dedi ki: ‘Sen bizim soyumuzdan faydalı, mübarek, sevimli bir hayvansın. Ne işin var bu eşeklerin arasında?’..”

 11. BİZ DAHA İLERİYMİŞİZ

Bilim adamı Temel, arkeoloji araştırmaları konferansına davet edilmiş. Konferansta Amerikalılar bulgularını anlatmaya başlamış:

– Biz ülkemizde yaptığımız kazılarda yerin 25 metre kadar altına indik ve telefon kabloları bulduk. Bu da gösteriyor ki, bizim atalarımız asırlar önce telefon kullanmışlardır.

 Almanlar çalışmaları hakkında bilgi vermiş:

– Biz de 50 metre kadar yerin altına indik, orada telefon kabloları bulduk. Bu da bizim  atalarımızın çok daha önce telefon kullandığını ortaya koyuyor.

Sıra Türkiye’ye gelir ve Temel başlar çalışmalar hakkında bilgi vermeye:

– Biz ise ülkemizde yaptığımız kazılarda 500 metre kadar aşağı indik, ama hiçbir şey bulamadık. Bu da gösteriyor ki, atalarımız telsiz telefon kullanmışlardır!!!

 12. TEMEL’İN MAZERETİ

Temel askerliğini yaparken, bölükte kırk ere izin vermişler. Geç kalmaları halinde çadır hapsi olacağı, ancak iyi bir mazeretleri olması halinde affedilecekleri kendilerine hatırlatılmış.

Kırk askerden otuzdokuzu da geç kalmış, hep aynı mazeret:

– Atla istasyona geliyordum. At çatladı, tren kaçtı, geç kaldım.

Derken son asker olarak Temel çıkagelmiş.

– Senin de mi atın çatladı, diye sormuşlar.

– Hayır, demiş. Yoldaki otuzdokuz at leşini geçemedim.

 13. TEMBELLİKTE SINIR YOKTUR

Bir mahkuma idam cezası vermişlerdi. Askerlerin komutanı, askerlere  cezanın infazı için mahkumu, 20 km ötedeki çöle götürme emri verdi. Yolda giderken Başçavuş oldukça sinirliydi.

          Mahkum acı acı gülerek dedi ki:

          – Haline şükret, ölüme giden benim, şikayet eden sensin.

          Başçavuş halinden bezmiş şekilde cevap verdi:

          – Sana niye acıyayım kardeşim! Sen 20 km sonra orada kalacaksın, ya biz? Aynı yolu bir daha gelmek zorunda kalacağız.    

14. DÖRT AYAKLI ÖRDEK

Bir gün, Nasreddin Hoca camide vaaz veriyordu. Hoca, cemaatten bir kısmının esnediğini, bir kısmının da uyukladığını fark etti. Bunun üzerine şöyle konuşmaya başladı:

– Bir sabah, Akşehir’den dışarı çıkmıştım. Çayın kenarında dört ayaklı ördekler su içiyorlardı…

Dört ayaklı ördek sözünü işiten cemaat, gözlerini açarak Nasreddin Hoca’yı pürdikkat dinlemeye başladı. Bunun üzerine Nasreddin Hoca:

– Yahu!… Siz nasıl adamlarsınız. Deminden beri size vaaz ediyorum, uyukluyorsunuz… Kuyruklu bir yalan uydurunca hepinizin gözleri açıldı…

 15. BAKIŞ AÇISI

Şapka üreticisi bir firma, Afrika’daki bir ülkeye iki pazarlama uzmanını göndererek, bu ülkeye yönelik izlenimlerini bildirmelerini ister.

Aradan belli bir süre geçtikten sonra, pazarlamacılar raporlarını gönderir. Birinci raporda şunlar yazmaktadır: “Burada hiç kimse şapka takmıyor, satış yapma ihtimalimiz yok!” Diğer raporda da şu ifadelere yer verilmektedir: “Burada hiç kimse şapka kullanmıyor; potansiyel pazar büyük, satış yapma şansımız yüksek!”    

 16. SUİNAZAR

Bir kişisel gelişim uzmanı izleyenlere küçük bir test yapmış. Bitişik kelimelerden oluşan aşağıdaki cümleyi birkaç saniyeliğine gösterip, okumalarını istemiş: “THEGODISNOWHERE!”

Kötümserler bu cümleyi, “THE GOD IS NO WHERE (TANRI HİÇBİR YERDE DEĞİLDİR)” biçiminde okurken, iyimserler bu cümleyi şöyle okumuşlar: “THE GOD IS NOW HERE (TANRI ŞİMDİ BURADADIR)”

 17. BETON GİBİYMİŞ!

          Adamın biri doktora gider. Doktor, onu tepeden tırnağa kontrolden geçirdikten sonra teşhisini bir bir sıralar:

          – Karnında su toplanmış, adalelerinde kireçlenme, böbreklerinde de kum var. Bir de karnında demir miktarı çok fazla…

          – Doktor bey, desene beton gibiyim!

18. TAKMIYORUM

Adamın biri şiddetli ishal şikâyetiyle hastaneye başvurur. İşlemleri devam ederken karışan kağıtlar sonucunda adamı psikiyatri servisine havale ederler. Aradan 15 gün geçip taburcu olma günü gelince, arkadaşı bizim adamı karşılamaya gelir:

– Nasıl oldu geçti mi ishal?

– Hayır geçmedi, ama artık takmıyorum.

19. GÖZLERİM BOZUK DA…

Göz doktoru hastaya sorar:

– Şu tablodaki harfleri okur musunuz?..

– Siz bana okur musunuz?.. Benim gözlerim bozuk da…

 20. ŞANSLI

Adamın biri ishal olmuş, fena halde sıkışmış durumdayken kan-ter içinde tuvalete yetişmiş… Yetişmiş yetişmesine de tuvalet doluymuş. Hemen kapıyı çalmış:

– Çabuk ol, çabuk ol, ishal oldum, demiş.

İçerden sıkıntılı bir ses gelmiş:

– Ne mutluuuu saaanaaaa!..

21. HER YERİM AĞRIYOR

Temel doktora gitmiş:

– Hastayım doktor, çok hastayım, vücudumun her yeri ağrıyor, nereme dokunsam, inceden inceye sızlıyor, dökülüyor…

Doktor:

– Nasıl hastalıkmış o, tüm vücudunu saran, ağrıtan? Ağrıyan yerleri göster bakalım, demiş.

Temel parmağının ucuyla kafasına dokunmuş, acıyla kıvranmış. Sonra böğrüne parmağını bastırmış, yine acıyla bağırmış. Sonra karnına değmiş, yine acıdan inim inim inlemiş. Temel parmağını nereye dokundurduysa, hep aynı acıyla irkilmiş… Doktor daha fazla dayanamamış:

– Ver bakayım şu elini… Bak oğlum, senin parmağın kırılmış…

22.  KÖFTE DİYORUM YA!

Adam doktora gider:

– Doktor bey, galiba karımda işitme kaybı başladı. Ne yapabiliriz?

Doktor:

– Eve gittiğiniz zaman, karınızın arkasında, biraz uzakta durun. Normal bir sesle ona soru sorun. Eğer sizi duymazsa biraz daha yaklaşın ve sorunuzu tekrarlayın. Hangi mesafede duyduğunu tespit edelim, ona göre bir tedavi uygularız, der.

Adam eve döner. Karısı mutfakta yemekle uğraşmaktadır. Adam mutfağın kapısında durur ve normal bir sesle:

– Hayatım, ne yiyoruz bu akşam? diye sorar.

Karısı cevap vermez. Adam bir iki adım atar ve bir kez daha sorar:

– Hayatım, ne yiyoruz bu akşam?

Karısı yine cevap vermez. Adam kadının yanına kadar gelir ve tekrarlar:

– Hayatım, ne yiyoruz bu akşam?

Karısı öfkeyle dönerek cevap verir:

– Üç defadır köfte diyorum ya Bey!

 23. TOPİL VAA HEHALDE…

– Hayrola nereden?

– Spikelik mülakatı vağdı, oğadan geliyoğum.

– Eeee, ne oldu?

– Kazanamadık, topil vaaaa hehalde…

 24. HEPİSU HEPİSU…

Temel, İngiltere’ye gitmiş. İngiltere’de trafik akışı farklı olduğundan ters yola girmiş. Bu arada da aracında polis radyosunu dinliyormuş. Polis radyosunda bir anons yapılmış: “Şu an Londra metrosu civarındaki otoyolda bir araç ters yöne girmiş şekilde seyretmekte… Dikkat,  dikkat!” Diğer arabaları tek tek izleyen Temel: “Ne birusu, hepisu, hepisu” demiş.

 25. AŞIRI SEVGİ

Tanınmış bir doktor bir toplulukta övünüyordu:

– Hastalarım beni çok severler.

Orada bulunan bir nüktedan doktoru tasdik etti:

– Sevmekte söz mü üstadım, sizin için hayatlarını feda edenler bile olmuştur.

 

(176900)

Pages: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16

Comments

  1. cuneyt can says

    eline ve emeğine sağlık güzel arkadaşım

  2. mehmet YILMAZOGLU says

    Ellerine sağlık ,çok iyi bir calisma ve faydalı,çok guzel olmuş emeğine sağlık.

  3. Yasin acehan says

    Çok faydalı inşallah hayırlara vesile olur

  4. h mehmet metin says

    ilmine bilgine saglık daha nicelerini bekliyoruz.bu tip kitaplarla bu güne kadar verdiğin emeklerin boşa gitmediğini görüyoruz teşekkürler.

  5. fatma metin says

    aklımıza takılan bazı sorulara doyurucu cevaplar buldum .takdire şayan bir çalışma olmuş.sagol

  6. saim kadayıfçı says

    Elinize emeğinize sağlık

  7. YAŞAR SARI says

    başarılarınızın devamını dilerim.

  8. Dr.ilhan says

    sayın Dr.naim bey, güzel bir site oluşturulmuş.epey emek verildiği ve alın teri döküldüğü anlaşılıyor.Rabbim karşılığını verir inşaallah.konularla alakalı yorumları ve fikir teatisini yeri geldikçe yapmak üzere Allah’a emanet olunuz.

  9. Alperen Ocak says

    Naim abinin diğer kitaplarını okuma şansı buldum.Sitesi gerçekten muhteşem olmuş.
    Hayırlara vesile olmasını dilerim…

  10. Ahmet döndü koksal- sevgi ozyalcin says

    Siteniz hayırlı olsun, akla takılan sorulara cevap aramak herseyi Allah’ın bize verdiği akıl süzgecinden gecirmek konuların üzerinde düşünmek ve fikir alışverişinde bulunmak yaratilisimizin bir geregi diye düşünüyorum..

  11. site ve yazılarınız harika teşekkür ederiz çalışmalarınızda başarılar diliyorum sevgiler

  12. Talha Eren says

    https://www.aklatakilanlar.com/islamda-kandil-gecelerini-kutlamak-var-midir/ ve https://www.aklatakilanlar.com/hz-nuhun-gemisinin-uzerinde-durdugu-dag-cudi-mi-agri-mi-2/ yazılarınızı beğendim. Bu konularda kafamda karışıklık vardı. Fıkıhla ilgili soruları da ele alsanız iyi olur bence.

Speak Your Mind

*

Kur'an'ı anlamak istemez misiniz?