176. ÜMMET
Elif ve Ayşe İstanbul’da aynı bölümde okumaktadır.Yıl sonu sınavlar biter ve yaz tatiline girerler.Ancak sınav sonuçları belli olmadığından,Elif memlekete dönerken arkadaşına tembihler:
– Ayşe sen notlarımı öğrenir,beni ararsın.Yalnız telefona annem çıkarsa, fizikten kaldıysam Fatma’nın,matematikten kaldıysam Melek’in, coğrafyadan kaldıysam Ceren’in selamı var vs. dersin, ben anlarım.
Ayşe notları öğrenir, Elif tüm derslerden kalmıştır.Elif’i arayınca telefona annesi çıkar:
– Teyzeciğim, Elif’e söyleyin, ona bütün ümmet-i Muhammed’in selamı var.
177. YANLIŞ ANLAMA
Bir kamu kurumundan bazı arkadaşlar, İngiltere’ye iş amaçlı olarak giderler. Gruptan herhangi biri hapşırdığında, diğeri “Çok yaşa!” demekte, o da “Sen de gör!” diye mukabele etmektedir.
İngilizlerden biri dayanamaz, “Niçin biriniz hapşırınca, biri diğerine ‘Send a girl! (Bir kız gönder!)’” diyor, “açıklar mısınız?” deyince bizim grup, kahkahayla gülüp durumu açıklar.
178. HERKES GÜVERTEYE
Okyanusta büyük bir gemi hızla ilerliyorken, bir an gemi kaptanı herkesi güverteye çağırmış. Herkes güverteye toplanınca:
– Size bir kötü bir de iyi haberim var, demiş. Hangisi ile başlayayım?
– İyi olanla, demiş yolcular.
– 11 dalda Oscar kazanacağız.
179. SHERLOCK HOLMES
Sherlock Holmes ile Dr. Watson kampa giderler. Güzel bir yemek yedikten sonra, uykuya dalarlar. Birkaç saat sonra Holmes uyanır ve arkadaşını dürtükler.
– Watson, yukarıya bak ve bana ne gördüğünü söyle.
Watson cevap verir:
– Milyonlarca yıldız görüyorum.
Holmes sorar:
– Bu sana neyi gösteriyor?
Watson bir an düşünür ve cevaplar:
– Astronomik olarak milyonlarca galaksinin ve dolayısıyla milyarlarca gezegenin varlığını görüyorum. Yıldızların konumuna bakarak, saatin 3’ü çeyrek geçtiğini çıkarıyorum. Teolojik olarak, Tanrı’nın kudretini ve kendi acizliğimi görüyorum. Meteorolojik açıdan da, bugün havanın çok güzel olacağını tahmin ediyorum. Neden sordun? Sana ne gösteriyor?
Holmes arkadaşını sabırla dinlemiştir, ama artık dayanamaz:
– Köftehor, çadırımızı araklamışlar!
180. NE İŞİMİZ VAR?
Yavru deve annesine sormuş:
– Anne, niye bizim ayaklarımız bu kadar büyük?
Anne cevap vermiş:
– Çölde kuma batmamak için.
Yavru deve tekrar sormuş:
– Peki, kirpiklerimiz niye bu kadar gür?
– Anne tekrar cevap vermiş:
– Çölde kum fırtınalarında kum kaçmasın diye.
Merakı yatışmamış olan yavru deve bir soru daha sormuş:
– Bizim niye hörgüçlerimiz var?
– Çölde çok uzun süre susuz idare edebilmek için suyu hörgüçlerimizde depolarız.
Yavru deve sonunda dayanamamış:
– Peki öyleyse, bizim Ankara Hayvanat Bahçesinde ne işimiz var?
181. UĞURSUZ KADIN
Zafer ölüm döşeğinde komada yatmaktadır. Yanında vefakâr hanımı vardır. Zafer gözleri nemli, kısık sesiyle karısına doğru bakar ve konuşmaya başlar:
– İlk işten kovulduğum zaman yanımda idin. İflas ettiğim gün oradaydın. Vurulduğum zaman ilk gözümü açtığımda seni gördüm. Trafik kazası geçirdiğimde, hastanede hep baş ucumdaydın.
Karısı takdir ediliyormuş hissiyle, bu sözlerden mutluluk duyar.
– Şimdi komadayım, yine baş ucumdasın. Sonunda anladım ama, çok geç oldu, sen ne kadar uğursuz birisin…
182. YANLIŞ NUMARA
Bir kamu kurumunda, memur çay ocağını arayacağı yere yanlışlıkla genel müdürün odasını arar:
– Alo, bana üç çay getirir misin?
Karşıdaki müdür, sert bir sesle:
– Sen kim oluyorsun da, benden çay istiyorsun, sen benim kim olduğumu biliyor musun? diye sorar.
– Bilmiyorum, peki sen benim kim olduğumu biliyor musun?
– Hayır!
– İyi öyleyse, deyip telefonu kapatır.
183. NEREYE GİDİYORUZ?
Bir Paşa, yaverine hazırlık yapmasını, bir yere gideceklerini söyler. Kısa sürede hazırlık yapılır ve Çankaya’dan yola çıkılır. Biraz gittikten sonra, makam şoförü yavere dönerek:
– Efendim nereye gidiyoruz? der.
Yaver, Paşa’ya dönerek:
– Efendim, nereye gidiyoruz? der.
Paşa kısık bir sesle:
– Kızılay’a gidiyoruz, der.
Yaver, şoföre dönerek:
– Kızılay’a gidiyoruz, der.
Kızılay’a gelirler, ancak Paşa’nın sessiz konuşmasından tedirgin olan şoför bu defa sessizce sorar:
– Efendim nereye gidiyoruz? der.
Yaver, Paşa’ya dönerek sessizce:
– Efendim, nereye gidiyoruz? der.
Paşa kısık bir sesle:
– Ulus’a gidiyoruz, der.
Biraz daha giderler, ancak şoför bu sessizliğe bir anlam verememiştir. Biraz daha gidince dayanamaz ve sessizce sorar:
– Niçin sessiz konuşuyoruz?
Yaver dönerek kısık bir sesle:
– Efendim, niçin sessiz konuşuyoruz?
Paşa:
– Sesim kısıldı da onun için!
184. BABAMI HAZIRLA!
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde okuyan Metin, işi dalgacılığa vurur, dersin dışında her konuyla ilgilenir. Yıl sonu yaklaştığında, kötü gidişatı düzeltemeyeceğini görür.
Atılacağını anlayınca annesine telgraf çeker: “Anneciğim atılacak gibiyim, babamı hazırlayasın.” Ertesi gün cevap gelir: “Baban zaten hazır… Sen kendini hazırla!”
185. KEVSER SÛRESİ
İmam-Hatip Lisesinde teftiş yapan bir müfettiş sınıfa girer. Ders Kur’an dersidir. Müfettiş, bir öğrenciyi kaldırarak ismini sorar. Öğrenci:
– Fatih, diye cevap verir.
Müfettiş:
– Peki öyleyse yavrum, Fatiha suresini oku bakalım, der.
Çocuk sureyi okur. Sıra başka bir öğrenciye gelmiştir. Müfettiş yine sorar:
– Senin ismin nedir çocuğum?
Çocuk cevap verir:
– Yasin, ama arkadaşlar kısaca Kevser derler…
186. TREN YOLU
İngilizler Çinlilere tren yolu yapmak istemişler ve demişler ki:
– Size demiryolu yapıp, trenle ulaşımınız sağlayacağız. Böylece otuz günlük yolu, bir günde gidip geleceksiziniz.
Çinliler cevap vermiş:
– İyi ama, geriye kalan sürede biz ne yapacağız?
187. İSTANBUL’DAYIM
Temel’in alacaklıları çoğalınca, evinin kapısına “İstanbul’dayım” yazmış. Her kapı çaldığında tavan arasına kaçıyormuş. Yine bir defasında kapı çaldıktan sonra bu kez büyük bir gürültü ile kapı kırılmış ve eve giren birkaç kişi Temel’in ev eşyalarını dışarı taşımaya başlamışlar. Bu durumu tavan arasından seyreden Temel:
– Ben şimdi İstanbul’da olmasam size gösterirdim.
188. SİGARA SAĞLIĞA ZARARLIDIR
Temel savaşta büyük çatışmanın hemen ardından gecenin sessizliğinde bir sigara yakar. Arkadaşı bağırır:
– Ne yapıyorsun? Bu çok tehlikeli!
Temel sakin bir tavırla:
– Merak etme içime çekmeyrum da!..
189. GEÇEN SEFERKİ YIKANMA
Nasreddin Hoca bir gün hamama gitmiş. Hoca yıkandıktan sonra, elbiselerini eski bulan hamamcılar kendisine yırtık-pırtık peştemal vermişler. Hoca yıkandıktan sonra, on akçe bahşiş vermiş. Hocayı büyük bir hürmet içinde uğurlamışlar.
Hoca kısa bir süre sonra yine aynı hamama gitmiş. Bu kez kendisine en iyi peştemali vermişler. Hoca, bu defa hamamcıya bir akçe bahşiş vermiş. Hamamcı bu işe şaşırınca, Hoca durumu açıklamış:
– Bu seferki yıkanmanın bahşişini geçen sefer ödemiştim, bu bir akçe ise geçen seferki yıkanmanın bahşişidir!
190. HIZLI GİTME
Sarhoş taksiye atladı ve şoföre:
– Beni hemen terminale götür, dedi.
– Burası terminal efendim!
– Al şu parayı, ama bir daha bu kadar süratli gelme, tamam mı?
191. TÜP GEÇİT İNŞASI
Mısır hükümeti Kızıldeniz’in altına tüp geçit yapmak için ihale açar. İhaleye İngiltere’den, Amerika’dan, Japonya’dan şirketler ile Türkiye’den de Temel’in şirketi katılır.
Hükümet, firmaları birer birer mülakata çağırır ve teknik bilgi vermelerini ister. İngiliz firması yetkilileri anlatmaya başlarlar:
– Biz iki taraftan da eşzamanlı olarak tüneli kazmaya başlarız ve denizin altında tam ortada buluşuruz. Tüneller arasında maksimum 1 metre fark olur. 30 metrelik enindeki tünelde de 1 metreyi rahatlıkla düzeltiriz.
Amerikan firması da kendi tekliflerini anlatır:
– Biz de iki taraftan kazmaya başlarız ve tam ortada buluşuruz, en fazla 50 cm fark olur, der.
Japon firması daha da iyi bir proje sunarak:
– Biz iki taraftan kazmaya başlarız ve tam ortada buluşuruz. En fazla fark 20 cm olur, diye belirtir.
Sıra bizim Temel’e ve ekibine gelir. Temel başlar anlatmaya:
– Biz de iki taraftan kazmaya başlarız. Ortada buluştuk buluştuk, buluşamadık iki tüneliniz olur, der.
192. SIKINTI
Temel İngiltere’ye gitmişti. Arkadaşları Temel’e:
– İngilizce bilmiyordun, İngiltere’de çok sıkıntı çektin mi? demişler. Temel:
– Hayır, sıkıntıyı asıl İnciluzlar çekti…
193. VERDİNİZ Mİ?
Temel araba sürerken kırmızı ışıkta geçmiş. Bunu gören polis Temel’i durdurmuş. Polis:
– Ehliyet ve ruhsat beyfendi!
– Verdunuzda mi isteysunuz.
194. “TEMEL” İNGİLİZCE
Temel İngilizce öğreniyormuş. Arkadaşları ona takılmışlar:
– Hadi bakalım, Dursun’u yanına çağır, demişler.
Temel:
– Dursun, come here! demiş.
Arkadaşları:
– Güzel, şimdi de onu gönder, demişler.
Temel Dursun’un eski yerine koşmuş ve:
– Dursun, come here, demiş.
195. CEPHANELİKTEN…
Temel paraşütle inerken, aşağıdan yükselen Cemal’i görür:
– Cemal, sen nereden geliyorsun da?
Cemal:
– Cephanelikten…
196. HOT DOG
Temel ile Dursun Amerika’ya giderler. Karınları çok acıkır, ama ne yiyeceklerini bilemezler. Tüm büfelerde “hot dog” yazmaktadır. İki kafadar, “açlıktan da ölsek köpek eti yemeyeceğiz” derler demesine, ama daha fazla dayanamayıp yemeye karar verirler. Bir büfeye giderek, iki “hot dog” isterler. Tam yiyecekleri esnada, Temel sandviçinin arasını açar, sonra Dursun’a dönerek sorar:
– Dursun sana da mı köpeğin aynı yeri geldi?
197. ÇİFT GÖRME
Temel çift görmekten şikayetçiymiş. Bunu duyan Dursun:
– Tek gözünü kapatsana Temel, demiş.
198. ÇOCUĞUM OLACAK DA…
Temel komutanından evine gitmek için izin istemiş. Komutan nedenini sorunca eklemiş:
– Çocuğum olacak da! Komutan:
– Ne zaman? demiş. Temel:
– İzin verirseniz eve gittikten 9 ay sonra demiş.
199. KONUŞMA YASAĞI
Temel otobüste cep telefonuyla konuşuyormuş, yolcular uyarmışlar:
– Otobüste cep telefonuyla konuşmak yasaktır!
Temel telefonun öbür ucundaki arkadaşına dönerek:
– Ula Cemal, otobüsün içinde konuşmam yasakmış; sen konuş, ben dinliyorum.
200. AĞAÇLARDAN GÖREMİYORUM Kİ…
Temelle Dursun ormanda yürüyormuş. Bir ara Temel Dursun’a seslenmiş:
– Dursun, ormanın güzelliğine bak!
Dursun:
– Ağaçlardan göremiyorum ki.
(177337)
eline ve emeğine sağlık güzel arkadaşım
Ellerine sağlık ,çok iyi bir calisma ve faydalı,çok guzel olmuş emeğine sağlık.
Çok faydalı inşallah hayırlara vesile olur
ilmine bilgine saglık daha nicelerini bekliyoruz.bu tip kitaplarla bu güne kadar verdiğin emeklerin boşa gitmediğini görüyoruz teşekkürler.
aklımıza takılan bazı sorulara doyurucu cevaplar buldum .takdire şayan bir çalışma olmuş.sagol
Elinize emeğinize sağlık
başarılarınızın devamını dilerim.
sayın Dr.naim bey, güzel bir site oluşturulmuş.epey emek verildiği ve alın teri döküldüğü anlaşılıyor.Rabbim karşılığını verir inşaallah.konularla alakalı yorumları ve fikir teatisini yeri geldikçe yapmak üzere Allah’a emanet olunuz.
Naim abinin diğer kitaplarını okuma şansı buldum.Sitesi gerçekten muhteşem olmuş.
Hayırlara vesile olmasını dilerim…
Siteniz hayırlı olsun, akla takılan sorulara cevap aramak herseyi Allah’ın bize verdiği akıl süzgecinden gecirmek konuların üzerinde düşünmek ve fikir alışverişinde bulunmak yaratilisimizin bir geregi diye düşünüyorum..
site ve yazılarınız harika teşekkür ederiz çalışmalarınızda başarılar diliyorum sevgiler
https://www.aklatakilanlar.com/islamda-kandil-gecelerini-kutlamak-var-midir/ ve https://www.aklatakilanlar.com/hz-nuhun-gemisinin-uzerinde-durdugu-dag-cudi-mi-agri-mi-2/ yazılarınızı beğendim. Bu konularda kafamda karışıklık vardı. Fıkıhla ilgili soruları da ele alsanız iyi olur bence.
diyanet.gov.tr , sorularlaislamiyet.com , https://fetvameclisi.com/ ve http://www.nihathatipoglu.com siteleri favorimdi. Sitenizi debeğendim, listeme alıyorum.