276. İŞ YAVAŞLATMA EYLEMİ
Memur maaşlarına yapılan zamı yetersiz bulan Temel de, memur eylemine katılır. Ancak mesai bitiminde diğer arkadaşları evlerine gitmesine rağmen o işyerinde kalır. Gece eve geciken Temel’i merak eden karısı telefonla her arayışında:
– Eylem yapıyorum karıcığım, cevabını alıyormuş.
Kadıncağız sonunda sinirlenip çıkışmış:
– Ula herif, hemen eve gel… Gece yarısı oldu, hem eylem yapıyorum diyorsun, hem de eskiye göre daha fazla çalışıyorsun. Ha bu ne biçim eylemdir?
– Haçan kolay mı sanıyorsun? Bu eylem, işi yavaşlatma eylemidir. Sekiz saatlik işi yavaşlatınca, en az on sekiz saatini alıyor adamın daa…
277. PAHALI EV
Adam eve girer girmez:
– Müjde karıcığım, hani hep daha pahalı bir evde oturalım diyordun ya, en
sonunda istediğin oldu, demiş.
– Yaşasın, taşınıyor muyuz?
– Hayır, ev sahibi kirayı artırdı.
278. ANAM DA, BABAM DA SENSİN
Yüzbaşının çok sevdiği ve güvendiği Onbaşı Mehmet`in cezalandırdığı er, yüzbaşının karşısına gelir:
– Komutanım, benim bir şikayatım var.
– Söyle.
– Mehmet onbaşı beni döğdi.
– Git, ben onun cezasını veririm.
– Ama yüzbaşım; hem döğdi, hem söğdi.
– Anladım, git, cezasını veririm.
– Anama babama laf etti.
– Git cezasını veririz dedik ya.
– Benim anam da yohtur, babam da yohtur.
– Allah rahmet eylesin. Benim de öyle. Sen git anladım.
– Ama yüzbaşım, Mehmet onbaşı benim anama da laf etti, babama da laf etti. Anam da yohtur, babam da yohtur. Anam da sensin, babam da sensin.
– Derhal koş, çağır Mehmet Onbaşı’yı buraya!
279. FARE KAPANI
Adamın biri elinde “U” şeklinde küçük bir demir ve iki ucu arasında gözle görülmesi çok zor bir kıl testere ile Patent Enstitüsüne başvuruda bulunmuş.
Yetkililer, mucitten gelip icadını anlatmasını istemişler. Adam gelip anlatmaya başlamış:
– Benim icadım, farenin kaçma şansı olmadığı bir kapandır. “U” şeklindeki bu kapanın uçlarından birine beyaz peynir, diğerine de kaşar peyniri yerleştirilir. Kapanın yanına gelen fare, “Beyaz peynir mi yesem, kaşar peyniri mi yesem” diye başını sağa sola çevirirken, göremediği kıl testere başını keser ve fare ölür.
İcat çok da otantik gelmemiş Enstitü görevlilerine… Buluşu reddedilen adam yılmaz, iki ay sonra tekrar başvuruda bulunur. Davet üzerine tekrar buluşu üzerine bilgi vermiş:
– Bu sefer fare kapanından peynirleri kaldırdım. Fare kapanın olduğu yere gelince, “Buralarda peynir olmalı” diyerek başını bir sağa bir sola çevirir. O ara göremediği kıl testere başını keser ve fare ölür.
280. ÇOCUK AĞZI
Adamın biri, yolda giderken çok sevimli bir çocuk görür ve çocuğa adını sorar. Çocuk tam söyleyeceği sırada “Dur, ben tahmin edeyim” diyerek sözünü keser, ama ipucu olarak da isminin baş harfini söylemesini ister çocuktan.
Çocuk “Y” der, adam başlar saymaya:
– Yasin!
Çocuk başını iki yana sallar.
– Yusuf!
Çocuk yine “Hayır” anlamında başını sallar. Adam “Y” ile başlayan tüm isimleri sayar, ama nafile… Adam en sonunda:
– Bilemedim, söyle bakalım nedir senin ismin? der.
– Yamazan, Yamazan!
281. RÜYA GİBİ KOCA
Kadının biri “armudun sapı, üzümün çöpü” diyerek yıllarca evlenmemiş, bu konudaki tüm teklifleri geriye çevirmiş. Neden sonra birine razı olmuş ve evlenmeyi kabul etmiş. Güzel bir düğün yapılmış ve yeni evlerine taşınmışlar.
Düğünden sonraki sabah kocası erkenden kalkmış, hanımına mükemmel bir kahvaltı hazırlamış. Gelip hanımını uyandırmış, hazırladığı kahvaltı tepsisini kucağına bırakmış. Kahvaltıda neler yokmuş ki: Rafadan yumurta, kızarmış ekmek, taze portakal suyu… Bir kuş sütü eksikmiş.
Kadın bu davranıştan çok memnun olmuş, “Çok şükür, durduk durduk, ama turnayı gözünden vurduk” demiş.
Kadın bunları düşünürken kocası sormuş:
– Nasıl karıcığım, beğendin mi?
– Evet evet, çok teşekkür ederim, harikasın kocacığım.
– Bundan sonra böyle isterim.
282. TALİ BEY’İN ŞEFLİĞİ
Tali Bey adında bir memur ile onun Merve adında bir karısı varmış. Ancak karısı bir türlü “r” harfini söyleyemiyormuş. Tali Bey, zaman içerisinde çalışmış ve şefliğe terfi etmiş. Artık ona Şef Tali Bey demeye başlamışlar. Bir gün bir çalışma arkadaşı Şef Tali Bey’in evini aramış:
– Şef Tali Bey’le görüşebilir miyim?
– Şef Tali Bey yok.
– Ben kiminle görüşüyorum?
– Ben kayısı Meyve’yim.
283. MUSAAA….
İki adam tanışıyorlarmış. Biri diğerine, “Adınız nedir?” diye sormuş, diğeri de “Musaaaaa!” demiş. Soruyu soran: “Vallahi benimki de Musa, ama o kadar uzun değil” demiş.
284. YÜZME ÖĞRENSEYDİN YA!..
Yüzme bilmeyen bir turist denize düşmüştü. Suda çırpınırken can havliyle bağırıyordu:
– Help! Help!
Yoldan geçen Temel onu gördü ve kızgın bir şekilde bağırdı:
– Ula İngilizce öğreneceğine, yüzme öğrenseydin ya!..
285. ÖNEMLİ DEĞİL
Sık sık hırsızlık vakasının yaşandığı bir bölgede, adam Şahin marka arabasının camına şu yazıyı yapıştırmış: “Bu arabanın teybi yok. Boşa uğraşmayın!” Ertesi günü adam arabanın yerinde yeller estiğini görmüş. Arabanın olduğu yerde bir yazı bulmuş: “Önemli değil, taktırırız.”
286. NEYİ GÖRMEMİŞ?
“Sağa Dönülmez” işaretine rağmen, şoför sağa dönmüştü. Trafik polisinin düdüğüyle yavaşlayıp, yolun kenarına durdu. Trafik polisi, kızgın bir ifadeyle şoföre sordu:
– Beyefendi, levhayı görmediniz mi?
Şoför, pişkin pişkin cevapladı:
– Görmesine gördüm de, sizi görmedim memur bey!
287. DARI HİKÂYESİ
Adamın biri kendini darı zannettiği için akıl hastanesine düşmüş. Sürekli kendisini tavukların yiyeceği endişesi taşıyormuş. Belli bir süre tedavi olduktan sonra, doktor sormuş:
– Nasıl oldu, kendini nasıl hissediyorsun?
– Doktor bey, teşekkür ediyorum, tedavinin büyük faydası oldu, artık kendimi darı gibi hissetmiyorum. Yine de kafama takılan bir şey var. Ben darı olmadığımı biliyorum, ama tavuklar benim darı olmadığımı biliyorlar mı?
288. BEN ZEBRAYIM
Bir istihbarat teşkilatına, bir eleman alınacaktır. Bir Alman, bir Türk ve bir İngiliz bu işe başvuruda bulunur. Görevliler Alman’ı sınava alırlar. En kısa sürede en uzun hortumlu fili getirmelerini isterler. Alman 5 dakika sonra fili getirir. Sıra İngiliz’e gelir. İngiliz’den de en uzun kuyruklu fareyi getirmesini isterler. 5 dakika sonra da fare gelir. Sıra Türkiye’den Temel’e gelir, Temel’den bir zebra getirmesi istenir. Aradan saatler geçmesine rağmen, Temel kayıplara karışır. Tam umudu kestikleri anda, Temel bir fille karşıdan gözükür. Temel’e sorarlar:
– Hani zebra nerde?
– İşte burada…
Herkes file bakar, fil baygın biçimde sayıklamaktadır:
– Ben zebrayım, ben zebrayım, ben zebrayım.
289. İŞ İNADA BİNDİ
Ömründe hiç teravih namazı kılmamış olan bir yörük, bir gün caminin önünden geçerken, adamın birisi seslenmiş:
– Namaz vakti nereye gidiyorsun dostum? Sen Müslüman değil misin? Gel, namaz kılalım!
Yörük de “Dediği gibi, şu namazı kılayım da öyle gideyim” diyerek camiye girmiş. Ancak namaz teravih namazı olduğu için ona çok uzun gelmiş. Üç-beş rekat namaz kıldıktan sonra bakmış, biteceği yok. Dışarı çıkıp oğluna seslenmiş:
– Oğlum, sen hayvanlara mukayyet ol. İş inada bindi.
290. RİYA
Adamın biri namaz kılıyormuş. Arkadan onu izlemekte olanlardan biri diğerine kanaatini belirtmiş:
– Maşallah, şu adam ne kadar ihlas ve huşu içinde namaz kılıyor.
O arada namazı bitiren adam dönerek:
– Sen bir de abdestliyken göreceksin.
291. HAYAT FELSEFESİNE GÖRE TEPKİ TÜRLERİ
Senaryo: Memur Zühdü Bey otobüs kuyruğunda beklemektedir. Vatandaşın biri gelip, kuyruğa kaynak yapmaya kalkar.
İşte tepkiler:
Klasik tepki: “Sıraya geç kardeşim!”
Neoklasik tepki: “Şeker kardeşim, sıraya geçiver.”
Realist tepki: “Sıra var.”
Sürrealist tepki: “Sallandıracaksın bunlardan ikisini Kızılay’da, bak bir daha yapabiliyorlar mı?”
Romantik tepki: “Beyefendi, galiba sırayı göremediniz.”
Modern tepki: “Efendim, insanımız eğitimsiz. Halbuki Avrupa’da….”
Postmodern tepki: “Sıraya geç lan ayı!”
Uzlaşımcı tepki: “Acelesi olmasa öne geçmezdi, üzmeyin garibi…”
Devrimci tepki: “Altyapı sorunları çözülmeden halkımız sıraya geçmez. Devrim olunca herkes hizaya gelecek.”
Kaderci tepki: “İki dakika fazla beklesek kıyamet mi kopar? Kısmetse hepimizin işi görülür.”
Felsefeci (Septik-kuşkucu) tepki: “Ön ve arka kavramları görecelidir. O tarafın ön taraf olduğuna kim karar verdi? Öne geçtiğini zanneden aslında arkaya geçmiş olabilir.”
Kantçı tepki: “Efendim, algılanmayan şeyler yok demektir. Bakmayın o tarafa, adam yok olur.”
Kötümser varoluşçu tepki: “Herkes bir gün ölecek. Onurlu bir şekilde bekleyin. Bir gün o adam da ölecek.”
İyimser varoluşçu tepki: “Sıkmayın canınızı, şu anın tadını çıkarmaya çalışın. Bakın ne güzel hayattasınız ve birileri önünüze geçebiliyor.”
Hümanist tepki: “İnsanlık bir bütündür. Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için. Dolayısıyla birimiz öne geçince, aslında hepimiz öne geçmiş oluyoruz.”
292. BATIL İNANÇLAR
Garsonluk yapmaya başlayan Temel’e şefi kuralları öğretiyormuş:
– Dolu tabakları sağdan verip, boşalan tabakları soldan alacaksın!
Temel şöyle demiş:
– Niye batıl inançlarınız vardır?
293. PAÇA ÇORBASI
Adamın biri Karadeniz bölgesini gezerken, bir koyun sürüsü görür. Koyunların bir ayaklarının kesik olması dikkatini çeker ve çoban Temel’e sorar:
– Bu koyunların ayakları niçin hep kesik kesik?
– Hemşerum, bir paça yemek için koyunun hepsini kesecek değiluz ya…
294. ÖZGÜVEN
Temel İstanbul’a gitmek için trene binmiş. Tren kalkmadan kontrolör gelmiş, biletinin İstanbul’a olduğunu, trenin ise Ankara’ya gittiğini söylemiş. Temel kendinden emin biçimde:
– Peki, makinist yanlış istikamete gittiğini biliyor mu ? demiş.
295. OKUL MU?…
Temel, üniversitenin kimya bölümünde okuyan oğluna sordu:
– Bugün okulda ne yaptınız?
– Patlayıcı madde yaptık baba!…
– Peki, yarın okulda ne yapacaksınız?
– Okul mu?.. Ne okulu?..
296. SON İSTEK
Temel, elektrikli sandalye ile idama mahkum olmuştur.
Hapishane müdürü sorar:
– Birazdan idam olacaksın. Son isteğin var mı?
Temel cevap verir:
– Müdür Bey, ben çok korkuyorum. Elimden tutarsanız çok memnun kalırım…
297. KULAKLARI SIĞMIYOR
Temel, yeni bir eşek alarak eve gelir. Ancak eşek oldukça iri ve besili olduğundan ahıra girmez, kulakları ahır kapısının üst kısmına takılır. Temel de başlar kapının üst kısmını balyozla kırmaya…
Onun bu halini gören İdris, Temel’e seslenir:
– Temel, onun daha basit bir yolu var. Girişte zemini biraz kazarsan eşek kapıdan sığabilir.
– İdris, bu eşeğin ayakları sığıyor; kulakları sığmıyor, kulakları…
298. MÜHENDİS YAKLAŞIMI
Bir rahip, bir doktor ve bir mühendis golf sahasının boşalmasını beklemektedirler. Mühendis dayanamaz, şöyle der:
– Bu adamlar ne yapıyor böyle? 15 dakikadır bitirmelerini bekliyoruz.
Doktor:
– Bilmiyorum, ama ben hiç böyle bir saçmalık görmedim, diye ekler.
Rahip öneri getirir:
– İşte görevli geliyor, onunla konuşalım.
Rahip görevliye seslenerek:
– Merhaba, şu anda sahada olan grup ne zaman çıkacak, neden bu kadar yavaşlar? demiş.
Görevli:
– Oynayanları mı soruyorsunuz? Onlar âmâ itfaiyeciler… Kulübümüzde geçen sene çıkan yangında maalesef gözlerini kaybettiler. Bu yüzden istedikleri zaman burada ücretsiz oynamalarına izin verildi.
Bunu duyan rahip şöyle demiş:
– Ne kadar üzücü, bu akşam onlar için dua edeyim.
– Ben de hastanedeki doktor arkadaşlarla konuşup, onlar için bir şeyler yapıp yapamayacağımızı araştırayım, demiş doktor.
Mühendis mühendisliğini göstermiş:
– Bu adamlar neden geceleri oynamıyorlar?
299. HAMAM
Adamın biri hamamda yıkanıp çıkmış. Kurulanıp üstünü giyinirken bir de bakmış cüzdanı yok. Koşmuş hamamcının yanına, “Hemşerim, cüzdanım kayıp!” demiş ama, vay sen misin bunu diyen… “Sen benim hamamımı hırsız mı çıkaracaksın” diyen hamamcı bizimkini bir güzel dövmüş. Adam sineye çekip tutmuş evin yolunu…
Ertesi hafta, yine hamama gitmiş, yıkanıp çıktıktan sonra bakmış ki, ceketi, gömleği yok. Hamamcıya durumunu izah ederken, adam akıllı bir köteği yine yemiş.
Ne hikmetse, sonraki hafta yine yıkanmaya aynı hamama gitmiş, elbiselerini giymek için dolabı açınca ne görsün, hırsız kendisine sadece kemerini yadigâr bırakmış. Adam önceki haftalardan tecrübeli, kemeri takıp hamamcının karşısına çıkmış:
– Hemşerim, Allah aşkına söyle bakalım, ben hamama böyle mi geldim?
300. DEVLET SIRRI
– Seni bakana alık demekten üç ay hapse mahkum ediyorum.
– Burası özgür bir ülke değil mi? Eleştirmek yasak mı?
– Eleştirdiğin için değil, devlet sırrını açıkladığın için mahkum edildin.
(177078)
eline ve emeğine sağlık güzel arkadaşım
Ellerine sağlık ,çok iyi bir calisma ve faydalı,çok guzel olmuş emeğine sağlık.
Çok faydalı inşallah hayırlara vesile olur
ilmine bilgine saglık daha nicelerini bekliyoruz.bu tip kitaplarla bu güne kadar verdiğin emeklerin boşa gitmediğini görüyoruz teşekkürler.
aklımıza takılan bazı sorulara doyurucu cevaplar buldum .takdire şayan bir çalışma olmuş.sagol
Elinize emeğinize sağlık
başarılarınızın devamını dilerim.
sayın Dr.naim bey, güzel bir site oluşturulmuş.epey emek verildiği ve alın teri döküldüğü anlaşılıyor.Rabbim karşılığını verir inşaallah.konularla alakalı yorumları ve fikir teatisini yeri geldikçe yapmak üzere Allah’a emanet olunuz.
Naim abinin diğer kitaplarını okuma şansı buldum.Sitesi gerçekten muhteşem olmuş.
Hayırlara vesile olmasını dilerim…
Siteniz hayırlı olsun, akla takılan sorulara cevap aramak herseyi Allah’ın bize verdiği akıl süzgecinden gecirmek konuların üzerinde düşünmek ve fikir alışverişinde bulunmak yaratilisimizin bir geregi diye düşünüyorum..
site ve yazılarınız harika teşekkür ederiz çalışmalarınızda başarılar diliyorum sevgiler
https://www.aklatakilanlar.com/islamda-kandil-gecelerini-kutlamak-var-midir/ ve https://www.aklatakilanlar.com/hz-nuhun-gemisinin-uzerinde-durdugu-dag-cudi-mi-agri-mi-2/ yazılarınızı beğendim. Bu konularda kafamda karışıklık vardı. Fıkıhla ilgili soruları da ele alsanız iyi olur bence.
diyanet.gov.tr , sorularlaislamiyet.com , https://fetvameclisi.com/ ve http://www.nihathatipoglu.com siteleri favorimdi. Sitenizi debeğendim, listeme alıyorum.