Kur'an'ı anlamak istiyorum

Tablet Fıkralar ve Nükteler

 

 326. BİLENLER BİLMEYENLERE ÖĞRETSİN…

Nasreddin Hoca bir gün vaaz kürsüsüne çıkar. Herkes pürdikkat Hocayı  izlemektedir. Hoca der ki:

– Ey cemaat-i Müslimin! Bugün size ne anlatacağımı biliyor musunuz?

– Bilmiyoruz, diye cevap verirler.

– E, madem bilmiyorsunuz, o zaman hiç anlatmayalım, der.

Hoca ertesi gün aynı şekilde camiye gelir, vaaza başlar ve sorar:

– Ey cemaat-i Müslimin! Bugün size ne anlatacağımı biliyor musunuz?

Köylüler hazırlıklıdır, bu defa farklı cevap verirler:

– Biliyoruz…

– E, madem biliyorsunuz, o zaman anlatmaya gerek yok, der ve kürsüden iner.

Üçüncü günü cemaat daha da hazırlıklı gelir. Hoca kürsüye çıkar ve sorar:

– Ey cemaat-i Müslimin! Bugün size ne anlatacağımı biliyor musunuz?

– Bazımız biliyor, bazımız bilmiyor.

Hoca, nüktesini patlatır:

– O zaman bilenler bilmeyenlere anlatsın…

327. YENİ EV

Adamın biri, emekli maaşıyla güzel bir ev almış. Taşınıp oturmaya başladıktan sonra, eski bir dostu telefon açmış:

– Dostum, evin hayırlı olsun. Sizi ziyarete gelmek istiyoruz. Müsait misiniz?

– Müsaitiz, buyrun bekleriz.

– Adresi verebilir misin?

– Vereyim. Tokat sokaktan gireceksin, 15 numaraya gelince bizim apartmanın girişine gelmiş olursun. Başınla 10 numaranın ziline bas! Ben dış kapıyı açınca, ayaklarınla dış kapıyı itip içeri gireceksin. Bizim kata gelince, yine başınla bizim zili çalıver, sana kapıyı ben açarım.    – Dostum, hepsini anladım da, niye zillere başımla basıyor, kapıları ayağımla açıyorum, onu anlayamadım.

– Bunda anlamayacak ne var? Ellerin dolu olacağı için…

328. ÇÖLDE GÖLGE ET…

Bayrak şairi olarak bilinen Arif Nihat Asya bir nüktesinde şöyle demiş:

– Çölde Diyojen’e rastladım. Gölge et, başka ihsan istemem, diyordu….

329. SAĞANAK YAĞIŞ

Sokrat’ın karısı, bir gün Sokrat’ı iyice fırçalamış, ağzına geleni söylemiş. Hanımı, Sokrat’ın tepki vermediğini görünce, hırsını alamamış; kenarda duran bir kova suyu kaldırıp Sokrat’ın başından aşağı boşaltmış. Sokrat:

– Bu kadar gürlemeden sonra bir sağanak yağış bekliyordum zaten, demiş.   

330. BİZUM KARİ…

Mahkemede hakim Temel’e sorar:

– Kiminle evlisin?

– Bizum kariyla Hakim Bey.

– E, arkadaşım herhalde, sen hiç erkekle evlenen duydun mu?

– Duydum tabi, nasıl duymam?

– Kim?!?!?!

– Bizum kari…

331. GUŞ

Yüzbaşının güzel bir papağanı varmış. Papağan zaman içerisinde, “Mehmet gel, Mehmet git, şunu yap, bunu yapma” gibi belli başlı sözleri ezberlemiş.

Bir gün evde kimsenin bulunmadığı bir esnada, evin yeni emir eri ortalığı silip süpürmekle meşgul oluyormuş. Mehmet, bir ara içeriden “Mehmet!” diye ses gelince fırlayıp koşmuş. İçeri girince, “Buyrun!” demiş, ama bir daha ses gelmemiş.

Papağandan başka bir şey göremeyince tekrar işine dalmış. Bir süre sonra tekrar “Mehmet!” nidasını duymuş. İçeri girmiş, sesin nereden geldiğini anlamak için beklemeye başlamış.

İki dakika sonra papağan tekrar  “Mehmet!” diye bağırınca, Mehmet derhal hazırol vaziyetine geçerek:

-Buyur komutanım, demiş. Kusura bakma, seni guş sandımdı.

332. YAZIK!

Bir memurun tayini Van’a çıkmış. Ancak adamın içinde bulunduğu durum, yerinden kıpırdamasına dahi imkan vermiyormuş. Sıkıntılı bu anında, ağzından şu mısralar dökülmüş:

“Gitmesem Van’a yazık

Gitsem bana yazık!..”

333. İFADE KABİLİYETİ

İngilizce dersinde öğretmen Tamer’e sordu:

– “Bir çocuk atla giderken denize düştü ve boğuldu” cümlesini İngilizce olarak nasıl anlatırsın?

Tamer biraz düşündükten sonra cevap verdi:

– The boy dıgı dık dıgı dık. Cumburlop! And glu glu glu!

334.HAVUÇ SUYU

Bir tavşan bir eczaneye girerek eczacıya sormuş:

– Havuç var mı, havuç?

Eczacı cevaplamış:

– Burası eczane. Burada havuç bulunmaz, sen en iyisi bir manava git.

Tavşan:

– Peki, diyerek uzaklaşmış. Aradan daha beş dakika geçmeden eczaneye geri dönmüş:

– Havuç var mı, havuç? demiş.

Eczacı çok sinirlenmiş ve eklemiş:

– Burada havuç bulamazsın, bir daha gelirsen seni döverim.

Tavşan gitmiş ve beş dakika sonra tekrar gelmiş:

– Havuç var mı, havuç?

Eczacının sabrı taşmış, tavşanın ağzını burnunu dağıtmış. Tavşan yarım saat sonra her tarafı sargılı, elinde koltuk değneğiyle eczaneye geri gelmiş:

– Havuç suyu var mı, havuç suyu?

335. FİL İLE LEYLEK

Bir gün çeşitli hayvanlar uçağa binmişler. Uçak havalanmış, rotasında giderken, bir leylek hostes çağırma düğmesine basmış.  Hostes gelmiş ve sormuş:

– Buyurun efendim, ne istiyorsunuz?

Leylek:

– Bir şey istemiyorum, demiş.

Bunun üzerine hostes:

– Peki o zaman niye bastınız düğmeye, demiş.

Leylek:

– Kıllık olsun diye, demiş.

Hostes sinirli bir şekilde ayrılmış. Leylek ile fil bu olaya çok gülmüşler. Sonra leylek düğmeye bir daha basmış. Hostes tekrar gelmiş:

– Niye bastınız, demiş.

Leylek yine:

– Kıllık olsun diye, demiş.

Bu olay  filin çok hoşuna gitmiş ve:

– Bir de ben basayım düğmeye, demiş. Hostes gelip bu sefer file sormuş:

Fil:

– Kıllık olsun diye, cevap vermiş.

Fil ile leylek gülme krizine girmişler. Hostes bu olayı kaptan pilota bildirmiş. Kaptan pilot, bir daha yapmaları halinde, ikisinin de uçaktan atılması talimatını vermiş. Fil bir daha düğmeye basınca, hostes gelip:

– Niye düğmeye bastınız, demiş. Fil:

– Yine kıllık olsun diye, demiş. Bunun üzerine fil ve leyleği uçaktan aşağıya atmışlar. Aşağı düşerken leylek file sormuş:

– Fil kardeş, uçmasını biliyor musun?

– Hayır, demiş.

– Madem uçmayı bilmiyorsun, o zaman niye kıllık yapıyorsun, demiş.

336. BİR HAK DAHA

Temel yıllar süren eğitime rağmen üniversiteden bir türlü mezun olamamış. Öğretim üyeleri, Temel’e son bir hak daha vererek Avni Aker stadyumunda sınav yapmaya karar vermişler. Stadyumu onbinlerce Trabzonlu doldurmuş. Temel’e bir soru sorulacakmış, bilirse mezun olacak, bilemezse üniversiteden atılacakmış.

Herkes heyecanlı bir haldeyken, hocaları artık mezun olsun diye şu soruyu sormuşlar: “Temel, iki kere iki kaç eder?” Temel: “Dört” demiş. Tüm stadyum ayağa kalkarak: “Bir hak daha, bir hak daha” demişler.

337. DOPİNG

Temel olimpiyat oyunları 100 metre finalinde doping yapmış. Ama yaptığı anlaşılmasın diye de sonuncu olmuş.

338. AT

Temel ile Dursun kendilerine birer at almışlar. Fakat atları devamlı karıştırıyorlarmış. Temel’in aklına parlak bir fikir gelmiş, atlar karışmasın diye kendi atının kuyruğunu kesmiş. Dursun da, Temel’e nazire kendi atının kuyruğunu kesmiş. Temel bu sefer atının üzerine fırça ile bir işaret koymuş. Dursun da aynı biçimde kendi atına bir işaret koymuş.

Temel bu işten sıkılmış:

– Ha Tursun bak, bu böyle olmayacak. Beyaz at benimki, siyah at da seninki olsun, demiş.

339. ÇAY İSTEME

Temel İngiltere seyahatinde beş yıldızlı bir otelde kalıyormuş. Canı şöyle tavşan kanı bir çay isteyince, oda servisini aramış: “TU Tİ TU TU TU TU” demiş.

Otel görevlileri, söylenileni anlamak için ne kadar gayret gösterdilerse de, işin içinden çıkamamışlar. Son olarak akıllarına çözüm olarak bir tercüman bulmak gelmiş. Tercüman gelince Temel’in dediği çözülmüş: “2 çay, 222’ye!”

340. KAYNANAM

Temel bir gün kahveye girmiş. Üstü başı yırtıkmış.

– Hayrola Temel, n’oldu? diye sormuşlar.

Temel:

– Kaynanamı gömdük, demiş.

– İyi de bu halin ne?

– Biraz direndi de…

341. 40 YILLIK OLMAZDI

Bir gün komşusu Nasreddin Hoca’nın kapısını çalarak:

– Hocam, şu 40 yıllık sirkenden biraz verir misin? demiş.

Hoca biraz gülümseyerek:

– Komşu, verseydim 40 yıllık olmazdı… demiş.

342. İDAM DA OLSA YİNE TEMEL…

Temel idam oluyormuş. “Son isteğin var mı?” diye sormuşlar. “Var” demiş, “Hıristiyan olmak istiyorum”. “Yapma, etme, niye öyle olmak istiyorsun?” dediklerinde, “Dünyadan bir kafir eksilur da onun için da!“ demiş.

343. ÇİNCE

Temel idam oluyormuş. “Son isteğin var mı?” diye sormuşlar. “Var” demiş, “Çince öğrenmek istiyorum”.

344. AZ KALSIN…

Temel idam oluyormuş. “Son isteğin var mı?” diye sormuşlar. “Yok” demiş. Altındaki sandalyeye vurmuşlar, çırpınırken eliyle durun işareti yapmış. “Herhalde bir isteği var, bari onu yerine getirelim, öyle asalım” demişler. Temel’i aşağı indirmişler. Temel: “Sakın ha, bir daha böyle yapmayın” demiş, “az kalsın boğuluyordum.”

345. MÜHENDİS

Bir makine mühendisi, bir elektrik mühendisi ve bir bilgisayar mühendisi bir gün eski bir araba ile yola çıkmışlar. Issız bir otobandan geçerken araba aniden durmuş, bakmışlar çalışmıyor; makine mühendisi “Ben şimdi hallederim!” diyerek atılmış, önce arabanın altına yatmış, kaputu açmış, birkaç civatayı sıkıştırıp, birkaç yere çekiçle filan vurmuş, ama araba düzelmemiş. Başı eğik arabaya geri dönmüş.

Bunun üzerine elektrik mühendisi atılmış hemen, o da arabanın elektrik aksamını, sigortaları kontrol etmiş, kablolarla oynamış, ama hareket yok! Bunun üzerine ikisi birden dönüp, bilgisayar mühendisine bakmışlar.

Sıranın kendisine geldiğini gören bilgisayar mühendisi şöyle demiş:

– Eeee şey, arabadan inip tekrar binsek?

346. ŞAKADAN MI?

Nasreddin Hoca pazarda dalgın dalgın yürürken, ensesine “küt!” diye bir şamar inmiş. Neye uğradığını şaşıran Hoca, sinirli bir şekilde arkasını dönmüş. Bir bakmış ki, iri kıyım bir adam arkasında durmakta… Hoca yutkunarak sormuş:

– Bana sen mi vurdun?

– Ben vurdum, n’olacak? demiş.

– Şakadan mı vurdun, gerçekten mi?

– Gerçekten vurdum, n’olacak?

– Öyle olsun, demiş. Şakadan hiç hoşlanmam da…

347. TAKSİNİN ARKASINDA

Bir gün Kayserilinin oğlu babasına gelerek:

– Babacığım, bugün bir milyon lira kâr ettim. Dolmuşa binmeyip arkasından koştum, demiş. Babası da:

– Ah oğlum, ah! Taksinin arkasından koşup  daha fazla kâr etseydin ya… demiş.

348. GAYNIMGİLE GİDİREM

Trafik lambaları Erzurum’a yeni konulmuş. Bir trafik polisi kırmızı ışıkta geçen teyzeye çıkışıyormuş:

– Teyze, teyze, dur! Nereye gidiyorsun?

Teyze çok kızgın cevap vermiş:

– Hadi ordan, erimden izin almışam, gaynımgile gidirem, sene ne?

349. ELEYSE NİYE DURDUN?

Erzurumlu bir hanım telaşla koşarak belediye otobüsünü durdurmaya uğraşmış. Halk ıslık çalınca, şoför acı bir frenle durmuş. Kadın:

– Gardaş, bu otobus iliçeye gidir mi?

Şoförün canı burnunda, araba ağzına kadar dolu, zor durmuş; kızgınlıkla:

– Hayır bacı, getmez! demiş.

– Haydaaa eleyse niye durdun!

350. SIR SAKLAMAK

Yavuz Sultan Selim, sefer hazırlıklarını gizli tutan, strateji kabiliyeti yüksek bir padişahmış. Vezirlerinden biri bir defasında ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi sormuş. Yavuz ona:

– Sen sır saklamasını bilir misin? diye sormuş.

Vezir de Sultan’ın söyleyeceği ümidiyle:

– Evet hünkarım, bilirim demiş. Sultan Selim cevabı yapıştırmış:

– Çok güzel, ben de bilirim.

(176913)

Pages: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16

Comments

  1. cuneyt can says

    eline ve emeğine sağlık güzel arkadaşım

  2. mehmet YILMAZOGLU says

    Ellerine sağlık ,çok iyi bir calisma ve faydalı,çok guzel olmuş emeğine sağlık.

  3. Yasin acehan says

    Çok faydalı inşallah hayırlara vesile olur

  4. h mehmet metin says

    ilmine bilgine saglık daha nicelerini bekliyoruz.bu tip kitaplarla bu güne kadar verdiğin emeklerin boşa gitmediğini görüyoruz teşekkürler.

  5. fatma metin says

    aklımıza takılan bazı sorulara doyurucu cevaplar buldum .takdire şayan bir çalışma olmuş.sagol

  6. saim kadayıfçı says

    Elinize emeğinize sağlık

  7. YAŞAR SARI says

    başarılarınızın devamını dilerim.

  8. Dr.ilhan says

    sayın Dr.naim bey, güzel bir site oluşturulmuş.epey emek verildiği ve alın teri döküldüğü anlaşılıyor.Rabbim karşılığını verir inşaallah.konularla alakalı yorumları ve fikir teatisini yeri geldikçe yapmak üzere Allah’a emanet olunuz.

  9. Alperen Ocak says

    Naim abinin diğer kitaplarını okuma şansı buldum.Sitesi gerçekten muhteşem olmuş.
    Hayırlara vesile olmasını dilerim…

  10. Ahmet döndü koksal- sevgi ozyalcin says

    Siteniz hayırlı olsun, akla takılan sorulara cevap aramak herseyi Allah’ın bize verdiği akıl süzgecinden gecirmek konuların üzerinde düşünmek ve fikir alışverişinde bulunmak yaratilisimizin bir geregi diye düşünüyorum..

  11. site ve yazılarınız harika teşekkür ederiz çalışmalarınızda başarılar diliyorum sevgiler

  12. Talha Eren says

    https://www.aklatakilanlar.com/islamda-kandil-gecelerini-kutlamak-var-midir/ ve https://www.aklatakilanlar.com/hz-nuhun-gemisinin-uzerinde-durdugu-dag-cudi-mi-agri-mi-2/ yazılarınızı beğendim. Bu konularda kafamda karışıklık vardı. Fıkıhla ilgili soruları da ele alsanız iyi olur bence.

Speak Your Mind

*

Kur'an'ı anlamak istemez misiniz?