126. HERKES EHLİNDEN SORUMLU
Yaşlı adam padişahın huzuruna girerek:
– Padişahım, hırsızlar ben uyurken koyunlarımı çalmışlar, ne olur koyunlarımı bulun, diye yalvardı. Padişah:
– Niye uyudun da koyunlarını çaldırdın? Uyumaman gerekmez miydi, deyince yaşlı adam:
– Padişahım, ben senin uyanık olduğunu sanıyordum, onun için uyumuştum, dedi.
127. MECALİ YOK
70 yaşını geçmesine rağmen, oturduğu koltuğu bırakmayan genel müdüre arkadaşı takılmış:
– Artık kalksan da, yerine gençler otursa!..
Oradakilerden biri söze atılmış:
– Kalkmasına kalkacak da… Mecali yok!
128. BİLEĞİ TAŞI
Sokrat’a öğrencilerinden biri sormuş:
– Herkese belagat ve hitabet sanatını öğrettiğiniz halde, niçin bir kere olsun çıkıp konuşma yapmıyorsunuz?
– Evladım, demiş Sokrat. Bileği taşı keskin değildir, ama en sert demiri bile keskin eder…
129. TEZ DANIŞMANININ ÖNEMİ
Bir tavşan önüne bir daktilo almış, “tak tuk, tak tuk” bir şeyler yazıyor. Oradan geçen bir tilki sormuş:
– Hey tavşan ne yazıyorsun?
– Doktora tezimi yazıyorum.
– Ha öyle mi, çok güzel ne hakkında?
– Tavşanların tilkileri nasıl yedikleri hakkında.
– Yok canım, olur mu öyle şey, hiç tavşanlar tilki yerler mi?
– Olur canım, gel istersen sana ispat edeyim.
Beraberce tavşanın yuvasına girerler, biraz sonra tavşan tek başına çıkar, “tak tuk” bir şeyler yazmaya devam eder.
Daha sonra oradan geçen bir kurt tavşanı görür:
– Hey tavşan ne yazıyorsun?
– Doktora tezimi.
– Ne hakkında?
– Tavşanların kurtları yemesi hakkında.
– Yayınlamayı düşünmüyorsun herhalde, buna kim inanır?
– Doğru olmaz mı, gel istersen göstereyim.
Yine beraberce yuvaya girerler, tavşan biraz sonra tek başına dışarı çıkar. Tavşanın yuvasında, bir köşede tilkinin kemikleri, bir köşede kurdun kemikleri bulunmaktadır. Diğer tarafta bir aslan, kürdanla dişlerini temizlemektedir.
130. ESTAĞFİRULLAH’IN TEFSİRİ
Estağfirullah’ı biliriz. Allah’tan af dilemek, günahlardan tevbe etmek gibi anlamlara gelir.
Bir gün Oflu birinin de olduğu bir camide, Cuma namazı öncesi vaaz verecek imam bulunamamış. Oflular dini bilgileri ile meşhur olduğu için, cemaat Oflu kişiye bastırmış, “Geç bize vaaz ver!” demiş. Adam “Olmaz, ben hoca değilim, yapamam” dediyse de çaresiz geçmiş ve başlamış anlatmaya:
– Muhterem cemaat! Bugün size Estağfirullah’ın tefsirini yapacağım. Es, es… demiş. Ne eser? Rüzgâr eser. Tağ, dağ… Nereden eser? Dağdan eser, aziz cemaat…
Cemaat bu tefsir karşısında yavaş yavaş mest olmaya başlamış. Oflu devam etmiş:
– Firul, firul… Nasıl eser? Firul firul eser sevgili cemaat… Allah… Peki, kimin için eser? Allah için eser…
131. ÇOCUKLARI GÖNDERİYORUM
Almanlar, II. Dünya savaşında İngiltere’yi bombalarken, çocuklarının hayatından endişe duyan anneleri çocukları, Norveç’teki anneannesine göndermiş. Çocukların yaramazlığından bıkan anneanneleri kızına mektup yazmış: “Kızım, savaş uçaklarını sen buraya gönder, ben çocukları sana gönderiyorum.”
132. HORLAMA
– Doktor bey, o kadar horluyorum ki, kendi sesime uyanıyorum. Ne yapayım?
– Başka odada uyuyun.
133. TAVSİYENİN BÖYLESİ
– Doktor bey, küçük oğlum dolma kalem yuttu? Ne yapmalıyım?
– Kurşun kalemle yazın.
134. BAŞ AĞRISI
– Doktor bey, küçük oğlum bir düzine aspirin yutmuş. Ne yapmalı?
– Başını ağrıtın.
135. KİMSE FARK ETMEZ
– Doktor bey, karnımda rahatsız edici bir şey var.
– Paltonuzun düğmesini kapatın, kimse fark etmez…
136. HAFIZA KAYBI
– Hafızamı kaybettim, Doktor bey.
– Ne zaman? Neyi?
137. İKİNİZ DE Mİ?
– Doktor bey, her şeyi çift görüyorum!
– İkiniz de mi?
138. KAYMAKAM TEMEL
Temel kaymakamlık yaparken, Valilik tarafından bazı bilgiler istenir. Ancak Temel işlerinin yoğunluğundan bilgi ve belgeleri gönderemez.
Bunun üzerine Valilikten ikinci bir faks gelir: “Önümüzdeki hafta teftişe çıkıyorum. Daha önce istenen bilgiler tarafımıza gönderilmemiştir. Kazanıza da uğrayacağım.”
Temel, mesajın ardından Valiliğe faks çeker: “İnşallah kazaya uğrarsınız…”
139. ORUÇ VE HAMSİ
Temel Dursun’a sorar:
– Ula Dursun, sen oruçluyken kaç hamsi yersun?
Dursun:
– Vallaa 100 tane yerim.
Temel:
– Olur mu öyle, ilk hamsiyi yediğinde oruç bozulur, diğer doksandokuzunu oruçsuzken yemiş olursun.
Dursun da bu espriyi öğrenince, İdris’e yapmak ister. İdris’i görünce sorar:
– Ula İdris, sen oruçlu olarak kaç hamsi yersun?
– Valla 50 tane falan.
– Ula 100 tane deseydun, sana güzel bir cevabım olacaktı.
140. AKŞAM SERİNLİĞİ
Mucitler Kongresinde Amerikalı söz alarak:
– Biz Mars`a gideceğiz, demiş.
Alman:
– Biz yakıtsız giden otomobil üreteceğiz, demiş.
Fransız:
– Atom bombasını etkisiz hale getirecek projelerimiz var, demiş.
Sıra Temel’e gelince:
– Biz de güneşe gideceğiz,demiş.
Diğerleri hemen itiraz etmiş:
– Güneşe gidemezsiniz, bu mümkün değil, güneş yakar.
Karadenizli gülümsemiş:
– Biz güneşe akşam serinliğinde gideceğiz da!..
141. PİRE
Temel pireler üzerinde deney yapmayı çok seviyormuş. Bir gün yakaladığı pireyi laboratuvara getirmiş, masanın üzerine koymuş. Hayvana “Zıpla” deyince, pire zıplamış. Sonra eline neşter alarak pirenin ayaklarının ucundan biraz kesmiş. Pireye tekrar “Zıpla bakayım” diye seslenmiş. Pire zor da olsa, biraz yükseğe zıplamış.
Temel bu defa pirenin ayaklarını kökten kesmiş ve “Zıpla bakayım” demiş. Fakat ayakları kesilen pire zıplamamış.
Temel deney sonuç raporunu kaleme almış: “Yapılan inceleme sonucunda, pirenin ayakları kesilince kulaklarının da duymadığı tespit edilmiştir.”
142. PARAŞÜT
Adamın biri paraşüt almak için bir dükkana girer ve satıcıyla konuşmaya başlar:
– Paraşütünüz kaliteliye benziyor, ya açılmazsa ne olacak?
– Bu tiplerin yedeği var, onu açarsınız.
– Ya o da açılmazsa?
– Ürünlerimiz garantilidir, getirin değiştiririz.
143. SEMPATİK
Temel Cemal’e vukuatını anlatıyormuş:
– Biraz önce adamın biri bana “Çok sempatiksiniz” dedi.
– O ne demektir?
– Ben de pek bilmiyorum. Her ihtimale karşı çektim silahımı, vurdum onu…
144. TRAMPLEN
Otel müdiresi, 6 yaşındaki Temel’in annesinin yanına gitmiş:
– Hanımefendi, bundan böyle, Küçük Temel’in havuza girmesini yasaklıyoruz, demiş.
Kadın şaşırıp öfkelenerek:
– Neden? diye sormuş.
Müdire cevap vermiş:
– Çünkü çocuğunuz otelin yüzme havuzuna çişini yapıyor.
Temel’in annesi iyice sinirlenerek bağırmış:
– İyi de, bütün çocuklar havuza çiş yapıyor!.. Sadece benim çocuğum mu?
Müdire acı acı gülmüş:
– Hepsi yapabilir, ancak sadece sizinki bu işi tramplene çıkıp yapıyor hanımefendi…
145. NALDAKİ UĞUR
Merhum Osman Demirci Hoca’ya sormuşlar:
– Muhterem Hocam, at nalını evimizin kapısına asarsak uğur getirir mi?
Demirci Hocaefendi:
– Zannetmiyorum, diye cevap vermiş. O nallardan her atta dört tane var ama, bütün gün kamçı yiyip duruyorlar.
146. İŞ BÖLÜMÜ
Yoldan geçen adam, ellerinde kazma-kürekle, harıl harıl çalışan iki işçinin yanına gitti. Bu iki işçiyi bir süre izledi. Sonra dayanamayıp sordu:
– Ne yapıyorsunuz böyle? Biriniz toprağı kazıp, çukur açıyorsunuz. Diğeriniz de açılan çukuru, çıkan toprakla yeniden dolduruyor.
İşçilerden biri, adamın sorusunu cevapladı:
– Aslında biz yol kenarlarına ağaç diken üç kişilik bir ekibiz. Birimiz çukur kazarız. Diğerimiz çukura ağacı yerleştiririz. Üçüncümüz de, ağacın köklerine toprak atıp, çukuru doldururuz. Ama bugün, ağaç diken arkadaşımız izinli…
147. ELEMAN ALIMI
FBI eleman alacaktır. Gazeteye verilen ilan sonrasında üç kişi başvuruda bulunur. Yapılan mülakatta, ilk adam odaya alınarak “Karını seviyor musun?” diye sorulur. Adam “Evet efendim!” der. “Peki, ülkeni seviyor musun?” denince, adam yine “Evet” diye cevap verir. FBI görevlisi, “Peki o zaman, sana bir sürprizimiz var, karını buraya getirdik, yan odada şu anda kendisi. Al şu silahı, karını öldür bakalım!” deyince adam silahı alarak diğer odaya girer. Bir kaç saniye sonra geri döner, kravatı gevşemiş ve terlemiştir. Yapamayacağını söyleyerek oradan ayrılır.
Sıra ikinci adama gelir, ona da aynı şeyleri söylerler. O da yapamayacağını söyler ve oradan çıkar, gider.
Son olarak sıra Temel’e gelir. Ona da aynı şeyler söylenir ve Temel içeri girer. Bir-iki saniye sonra, “Bam! Bam! Bam!” diye silah sesleri ve arkasından büyük bir şangırtı ile cam kırılması sesi duyulur. Temel geri döner, biraz terlemiştir. FBI görevlisi sorar:
– İçerde ne oldu?
– Bana verdiğiniz tabanca kurusıkı çıktı. O yüzden Fadime’yi pencereden aşağı atmak zorunda kaldım!..
148. MÜHENDİS YAKLAŞIMI
Bir papaz, bir sarhoş ve bir mühendis giyotinle ölüm cezasına çarptırılmışlardır. Sıra öncelikle papazdadır. İnfaz memuru papaza sorar:
– İnfaz edilirken yukarı mı, aşağı mı bakmayı tercih edersin?
Papaz cevap verir:
– Yukarı bakmak isterim.
Papazın isteği yerine getirilir, giyotin bıçağı havaya kaldırılır ve bırakılır. Bıçağın hızı azalır, azalır ve tam papazın boynuna üç beş santim kala duruverir. Bu bir işaret olarak yorumlanıp, papaz serbest bırakılır.
Sıra sarhoşa gelir. Bir umutla sarhoş da yukarı dönük olmak istediğini söyler. Aynı şekilde giyotin bıçağı tam sarhoşun boynuna yaklaşmışken yavaşlar ve durur. Bunun sonucunda sarhoş da serbest bırakılır.
Sıra mühendise gelir. Mühendis de yukarı dönük infaz edilmek istediğini belirtir. Tam bıçak havaya kalkmışken mühendis bağırır:
– Durun bir dakika, bıçaktaki sorunun nerede olduğunu anladım.
149. BİR DE SECDEYE KAPANIRSA…
Nasreddin Hoca’nın bir kasabaya tayini çıkmış. Hoca eşyasını taşımadan önce hanımıyla gidip kiralık bir ev aramış.
Kendisine iki katlı ahşap bir evi kiralık diye göstermişler. Ev sahibini bulup, evi gezip görmek istemişler. Kasabalı biri gidip ev sahibini çağırmış. Ev sahibi, Hoca ve hanımına evi gösterirken, evin her tarafından gacır gucur sesler çıkması Hoca’nın dikkatini çekmiş. Ev sahibine sormuş:
– Neyin nesi bu hâl? Gacır gucur sesler geliyor…
Ev sahibi:
– Hocam ev biraz sofudur, ara sıra böyle zikreder, deyince, Hoca:
– Ya öyle mi, bir de cezbeye gelip secdeye kapanırsa işimiz tamamdır, deyip kiralamaktan vazgeçmiş.
150. MEYVE
Bir hükümdar maiyetiyle beraber ülkesinde bir gezintiye çıkmış. Yolu üzerinde çok yaşlı bir adamın tarlasına fidan dikmekle meşgul olduğunu görmüş. İhtiyara seslenmiş:
– Baba, sen ne diye fidan dikmeye uğraşıyorsun? Maşaallah yaşını yaşamışsın, bu diktiğin fidanların meyvesini nasıl olsa yiyemezsin.
– Bu diktiğim fidanların meyvesini bizim yememiz şart değil, evlat. Biz nasıl bizden öncekilerin diktiği fidanların meyvesini yediysek, bizim diktiğimiz fidanların meyvesini de bizden sonrakiler yer…
Bu cevap hükümdarın hoşuna gitmiş. İhtiyara bir kese altın verilmesini emretmiş.
– Gördün mü evlat, bizim diktiğimiz fidanlar şimdiden meyve verdi.
Bu cevap da hükümdarın hoşuna gitmiş. Bir kese daha altın verilmesini emretmiş.
– Evlat, herkesin diktiği fidan yılda bir defa meyve verir, bizim diktiğimiz fidan yılda iki defa meyve verdi.
Bu cevap hükümdarın daha da hoşuna gitmiş. Yine bir kese daha altın verilmesini emretmiş. Ama bu defa vezir araya girmiş:
– Aman efendim, buradan bir an önce uzaklaşalım. Biraz daha kalırsak, bu ihtiyar tarlasına fidan yerine, devletimizin hazinesine darı ekecek…
(177604)
eline ve emeğine sağlık güzel arkadaşım
Ellerine sağlık ,çok iyi bir calisma ve faydalı,çok guzel olmuş emeğine sağlık.
Çok faydalı inşallah hayırlara vesile olur
ilmine bilgine saglık daha nicelerini bekliyoruz.bu tip kitaplarla bu güne kadar verdiğin emeklerin boşa gitmediğini görüyoruz teşekkürler.
aklımıza takılan bazı sorulara doyurucu cevaplar buldum .takdire şayan bir çalışma olmuş.sagol
Elinize emeğinize sağlık
başarılarınızın devamını dilerim.
sayın Dr.naim bey, güzel bir site oluşturulmuş.epey emek verildiği ve alın teri döküldüğü anlaşılıyor.Rabbim karşılığını verir inşaallah.konularla alakalı yorumları ve fikir teatisini yeri geldikçe yapmak üzere Allah’a emanet olunuz.
Naim abinin diğer kitaplarını okuma şansı buldum.Sitesi gerçekten muhteşem olmuş.
Hayırlara vesile olmasını dilerim…
Siteniz hayırlı olsun, akla takılan sorulara cevap aramak herseyi Allah’ın bize verdiği akıl süzgecinden gecirmek konuların üzerinde düşünmek ve fikir alışverişinde bulunmak yaratilisimizin bir geregi diye düşünüyorum..
site ve yazılarınız harika teşekkür ederiz çalışmalarınızda başarılar diliyorum sevgiler
https://www.aklatakilanlar.com/islamda-kandil-gecelerini-kutlamak-var-midir/ ve https://www.aklatakilanlar.com/hz-nuhun-gemisinin-uzerinde-durdugu-dag-cudi-mi-agri-mi-2/ yazılarınızı beğendim. Bu konularda kafamda karışıklık vardı. Fıkıhla ilgili soruları da ele alsanız iyi olur bence.
diyanet.gov.tr , sorularlaislamiyet.com , https://fetvameclisi.com/ ve http://www.nihathatipoglu.com siteleri favorimdi. Sitenizi debeğendim, listeme alıyorum.